Batı dünyasının ve Akdeniz havzası yedinci ve sekizinci yüzyıllardaki durumunun incelenmesi, yunan plastik sanatlarından tam anlamıyla uzaklaşan ve geriye giden bir eğilimin saptanmasını sağladı. Gerçekten de bu süreç sonunda, insan bireyi ve figür sadece katışıksız bir süsleme öğesine indirgenerek ortadan kalkmıştı. Müslümanlık ise, Akdeniz’in güney ve doğu kıyılarında Kur’an‘ ın öğretisine uygun düşen ve herhangi bir insanın ya da canlının somut olarak tasvir edilmesini yasaklayan bir anlayışı benimseyerek, görüntü ve imgeye düşman bir sanat görüşünü kabul ettirdi. Bizansta da büyük ölçüde Müslümanlığın etkisiyle ikona kırıcılılığa yönelen akım görüntü ve imgeler tapınmanın putperestlik olduğunu ileri sürerek yasakladı ve kutsal kişilerin portrelerinin yapılmasını engelledi. Batıda da süsleme sanatı eğilimi, dinsel sanat alanındaki bazı somut tasvirler karşısında ağır bastı. Ne var ki, dinsel yanı ağır basan bir sanat anlayışının tüm alanlara yayılmasının beklendiği bir anda, hem doğuda, hem batıda figür, hem form, hem de şekil bakımından yeniden değer kazanıp ağır basmaya başladı. Dokuzuncu yüzyılda çıkan kültür hareketleri, sanatı, klasik sanat anlayışı doğrultusuna sokmaya yöneltti. Bütün bu olup bitenler Bizans’ın doğu etkisinden çıkıp, yunan sanat anlayışına yönelmesi sonucunu doğurdu
Sayfa 137Kitabı okudu
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Gerçeklik hem İrade hem de Tasarım olarak var olur.
tarih, bir yönüyle değişmeyi gösteren fakat değişmeye fazla da müdahale edilemeyeceğini ihsas eden bir disiplindir. başka bir deyişle değişimi gösterir ama buna fazla müdahele edilemeyeceğinin altını çizer. mesela, geçen günlerde bir arkadaşımız, "tarih tekerrürden ibaret midir?" diye sordu. bir kısım düşünür ve bilim adamımız için tarih hiç de tekerrürden ibaret değildir. çok kesin bir kural koymuşlar, halbuki bu o kadar kolay değil. evet, tarih belki tekerrürden ibaret değil, çünkü "aynı nehrin suyunda iki kere yıkanmıyoruz" demiş iyonyalı filozof. böyle bir cümle sarfetmiş ama netice itibariyle ırmaktan sular hep belirli mecrada akıyor ve bazen bunun büyük ölçüde değişmesi çok zaman alıyor. bu sebeple insan cemiyetlerin hareketlerinde, o kadar çok olmasa da, hem arı hem karıncaların hareketlerine benzer bir monotonluk hem de bir tekrar var. bazı şeyler tekerrür ediyor, her yerde aynı eğilimler var, bunun çok önüne geçemeyiz; maalesef modernleşmeye de aslında fazla anlamı olmayan bir kurum olarak bakmak gerekir. çünkü modernleşme, insan cemiyetinin değişmesini belirli kalıplarla izah etmeye çalışan fakat bunun ötesinde inşa etmeye de kalkan görüşü ifade bir sözcük oluyor. bunun için bunu dikkatli kullanmamız lazım. görülüyor ki maalesef toplumlar hiçbir şekilde social engineering(sosyal mühendislik) için müsait değil. çünkü az tekerrür payı dışında toplumun esas özelliği olan değişme, sosyal mühendisliği kabul etmez. akan su tersine de akmaz, dahası akacağı yeri inkilapçılara da tespit ettirmez
Sayfa 30 - 31-timaş yayınları, 3. basımKitabı okudu
Sanırsın Datça.
Tarihi oldukça renkli. Asıl adı Cayo Hueso. On dokuzuncu yüzyılın başında Küba'daki İspanyol valisi oraya Sa-las adlı bir donanma komutanım atamış. 1 821 'de Florida ABD'ye devredilince Salas, Key West'i Amerikalılara satmış, hem de iki kez. Böylece mülkiyet davalarıyla başlayan renkli bir tarih başlamış. O kadar ki, ben oraya gittikten yirmi küsur yıl sonra, 1982' de Conch Cumhuriyeti olarak bağımsızlık ilan etmişler. Kimsenin tanımadığı ve varlığından haberdar olmadığı bu cumhuriyetin bir bayrağı bile var ve her yıl 23 Nisan'da olmayan bağımsızlıklarını kutlamaktalar. Biz gittiğimizde orada henüz nüfus patlaması olmamıştı, Bodrum'un ilk keşfedildiği zamanlan andıran bir havası vardı. Hemingway evliliği sırasında orada bir ev yaptırmış, şimdi galiba müze. Biz gittiğimizde, Hemingway'in intiharına daha bir yıl kadar vardı, kendisi de orada değildi. Eve çok pahalı bir yüzme havuzu yaptırmış, bugünün parasıyla 250.000 USD. "Son kuruşumu da bu havuza harcadım" diyerek havuzun kenarına bir cent yapıştırmış, madeni para hfila orada duruyor.
Sayfa 47 - MetisKitabı okudu
Sıffin Savaşı, Hakem Olayı ve Hz. Ali'nin(ra) şehit edilmesi.
Daha önce Hz. Osman'ın katillerini bulma konusunda Cemel Savaşı'nda karşı karşıya getirilen İslam toplumu, bu kez de Sıffin Savaşı'nda karşı karşıya gelecekti. Hz. Muaviye'nin birlikleri Hz. Ali karşısında yenilmek üzereyken mızraklarının ucuna Kur'an sayfaları takmış, böylece hem kendilerini korumuşlar hem de “biz de Müsİüman'ız” sinyali vermişlerdi. Müslüman kanı dökülmesin diye düşünülen Hakem Olayı da meseleyi çözmemiş, yarayı daha da derinleştirmişti, Haricilerin kendilerince buldukları çözüm üç lidere suikast gerçekleştirmek şeklindeydi: Hz. Ali, Hz. Muaviye ve Hakem Olayı'nı kurgulayan Amr İbn-i As (ra) öldürülmeliydi. Ne var ki üçüne aynı sabah düzenlenen suikast sadece Hz. Ali'de amacına ulaşmış, bu büyük sahabe şehit edilmişti.
Reklam
1.000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.