Cenabı Hakkı zihnimizde canlandırmaya çalışmayacağım. O nasıldır? Aklımıza bu konuda gelen her ne varsa Cenab-ı Hakk ondan başkadır farklıdır. Bunu hafızamıza yerleştirince tenzih konusunda temel bir problemi aşmış oluruz. Cenab-ı Hakk'ın zatı konusunda aklımıza gelen ne varsa ondan başkadır Çünkü aklımıza gelen şeyler gördüğümüz şeylerin yansımasıdır suretleri biçimleridir. Görmediğimiz bir varlığı tasavvur edemeyiz. Size desem ki mesela ben dün sokakta giderken bir adam gördüm kafasının üstünden çıkmış bir el vardı tepe takla o elinin üzerinde geziyordu. Ayaklarının yerinde iki tane kol vardı kollarının yerinde kulakları vardı. Siz böyle bir şey tasavvur edemezsiniz daha önce görmediğiniz çünkü. Yahu nasıl bir şey bu dersiniz. İnsanın zihninde tasavvur ettiği her şey daha evvel görüp de zihnine nakşettiği şeylerdir. Cenab-ı Hakk'ı görmediğimize göre O'nun zatı hakkında aklımıza gelen her ne varsa Cenab-ı Hakk ondan başkadır diyeceğiz. Bunu tasavvurumuzun temeline yerleştireceğiz.
Ta yakından gözlerinin içine baktım. Bu gözler, benim dünyada ilk defa yakından bakmaya cesaret ettiğim kadın gözleriydi.
Gözlerimi ondan ayırdığım vakit kalbimde, bir an içinde doğmuş derin ve acı bir kanaatle:
- Sen artık öldün oğlum, dedim, onun gözlerinde büsbütün başka bir dünyaya baktım... Artık yaşayamazsın...
Dünyanın manzaralarını sade başkasından işitmekle öğrenmiş anadan doğma bir kör tasavvur et Necdet... Bu biçarenin gözlerini en güzel bir yaz gününün manzarasına karşı dünyaya aç ve üç beş saniye sonra kapa...
Başının içinde bu hayal ile yaşayabilmesi nasıl ümit edersin?
Böylece, dönem dönem birbirini izleyen, hatta bazen aynı gün içinde bir humma nöbeti kadar düzenli biçimde biri diğerini kovalayan farklı ruh hallerini birbirinden ayırmayı Guermantes tarafında öğrendim; bu ruh halleri birbirlerine bitişiktir, ama birbirlerinin o kadar dışındadırlar, aralarında irtibat kurulması o kadar imkânsızdır ki, bir ruh halinde arzuladığım, korktuğum veya başardığım şeyi öteki ruh halindeyken anlamam, hatta tasavvur etmem mümkün değildir.
Gerçek şu ki üzüntü yaşam ve dünya arasında gidip gelir; tekil ve geri döndürülemez kayıp hadisesi, ve artık tasavvur edilemez bütünlüğüyle kedere batmış dünya.