Lanet olsun bize mülkiyet diye, Tatlılıkla kadın ve çocuk, uşak ve saban öneren şeye! Lanet olsun zenginliğe, bizi Pervasız edimler için hazinelerle harekete geçirdiğinde, Beyhude eğlenceler için Altımıza yumuşak yatağı serdiğinde! Lanet olsun teselli veren üzüm suyuna! Lanet olsun o en yüce aşk günahına! Lanet olsun umuda! Lanet olsun inanca! Ve lanet olsun her şeyden önce sabra!
Sayfa 87
Krallar gibi değil tiranlar gibi, otoriteyle değil tatlılıkla ikna eden belagat.
Sayfa 8 - İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Sirkleri severim, derdi dazlak ve yamru yumru başını sol omuzuna doğru yatırarak. Alt tarafın hayvan olan atları nasıl bu kadar iyi eğitebiliyorlar? Çok garip! Hayvanlara saygıyla bakarken, kendi kendime insanlara da akıllarından yararlanmaları öğretilebilir, diyorum. Sirkin adamları şekerle hayvanları eğitiyorlar, ama biz şekeri dükkanlardan alabiliriz. Bize, ruhumuz için şeker gerekli ve bu şeker de tatlılıktır. İşte dostum, bence tatlılıkla davranmalıyız birbirimize, sopayla değil. Ama biz böylesine alışığız, öyle değil mi? Kendi de başkalarına karşı tatlı davranıyor sayılmazdı. Onlara karşı alaylı yarı horgörülü bir edayla konuşurdu; tartışmalar sırasında, amacı yalnızca karşısındakini yaralamak olduğu açıkça belli olan tek heceli sözcüklerle karşılık verirdi.
Ma’ruf yapanın dikkat etmesi gerekenler:
İyiliği emredip kötülüğe mâni olmak isteyen kimsenin beş şeye ihtiyâcı vardır. Bunlardan birincisi İLİM’dir. Zîrâ ilmi olmayan yâni câhil kişi, iyiliği emredip kötülüğe mânî olma işini iyi yapamaz. İkincisi, iyiliği emredip kötülüğü önleme işini yaparken, sırf Allah’ın rızâsını ve dînin muzafferiyetini düşünmektir. Üçüncüsü, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirilmeğe çalışılan kişiye sevgi ile ve şefkatle muâmele etmek; sert, kaba ve kırıcı davranmamaktır. Zîrâ şânı yüce olan Allah, Mûsâ aleyhisselâm ile kardeşi Hârûn aleyhisselâmı Fir’avun’a gönderirken kendilerine şöyle emretmiştir: — Fir'avun’a gidin. O, hakîkaten azdı. Gidin de, mülâyemetle, tatlılıkla söz söyleyin. Olur ki söz dinler, yahut Allah’dan korkar. (Tâ hâ sûresi, âyet: 43, 44). Dördüncüsü, sabırlı ve tahammüllü olmaktır. Zîrâ şânı yüce olan Allah, Lokmân aleyhisselâm kıssasında şöyle buyurur: — Oğulcağızım, namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeğe çalış. Bu yüzden mâruz kalacağın şeylere katlan (Lokman sûresi, âyet: 17). Beşincisi, yap dediklerini kendisinin de yapması, yapma dediklerini kendisinin de yapmamasıdır. Tâ ki, talkım başkasına verip, salkımı kendisi yutar duruma düşmesin ve şânı yüce olan Allah’ın şu kelâmına girmesin : — Ey yahûdi bilginleri, siz, insanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki kitap (Tevrât) da okursunuz. Siz hâlâ akıllanmıyacak mısınız? (Bakara sûresi, âyet: 44).
Sayfa 109
Bir erkek hanımına sözünü geçirmek, istediğini yaptırmak ve sevgisini kazanmak isterse tatlılıkla, güleryüz ve nezaketle onun kalbini harekete geçirmelidir.
«Tatlılıkla öğüt vermeye başladım kendime, bir anne gibi. Gitgide yüreğim yufkalaştı, yorgun, dermansız ağlamaya başladım. Sessiz, sakin, için için bir ağlayıştı bu; gözyaşı akıtmadan, gönülden bir hıçkırış.»
Sayfa 70
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.