Kitap; insanın içini ısıtan, sımsıcacık yapan, mayıştıran, taze ekmek kokusunu duyumsatan 18 öyküden oluşuyor.
Hayatın içindeki kesitlerden çekip alınmış ve ayrı bölümler şekilde yazılıp bastırılmış bir kitap.
Bazı öykülerde hayatın acımasızlığına kızarken bazılarında musmutlu bir şekilde bir kenarda oturmuş ordaki karakterleri izliyor gibiyiz.
Öykü okumayı pek tercih etmeyen biriyim fakat bu kitaptaki öyküler o kadar başarılı ve gerçekti ki çok beğendim.
Kitabın adı ve kapak tasarımını da beğendim insanı içine çekiyor. Kitabın adının hakkını veren bir alıntıyla incelemememi sonlandırıyorum :
"Ben her sabah evden işe diye değil, 'Dur ben sana bir ekmek yapıp geleyim' diye çıkıyorum, ilk ekmeği ona götürüyor, kalanını mahalleye satıyorum. Yani siz hepiniz, gönlümün ekmeğini yiyorsunuz, o tüh dedi diye..."