apo isimli alçağın tecavüz ettiği bazı kadınlar 2
Zehra Apo, uzun süre Ankaralı (Zehra) ile uğraşıp onu özel ilişkilerinin esiri haline getirmek ve ahlaksızlığa sürüklemek ister. Apo'nun ahlaksız dayatmalarına direnen Zehra, sonunda bir yandan çaresizlik, bir yandan kendisine verdiği vaatler sonucunda böylesi bir kirli ilişkiyi kabullenir. Bu ilişkiyi duyan Apo'nun "Devrim
Dipnot
Tecrit edilmiş çeşitli yerli grupları arasında yapılan gayri resmi gözlemlere bakılırsa, kabilenin temel grupları erkeklere ve kadınlara, bunlar sadece bir süreliğine kabilede yaşayan ve çekirdek kabilenin değerlerine her zaman uymak zorunda olmayan yalnız kişiler bile olsa, cesametine ve yaşına bakmadan, saygıyla yaklaşırlar. Kimi zaman şu ya da bu konuda birbirlerini rahatsız ederler, ama bu kötü niyetli ya da ayrımcı bir tutum değildir. Bedene, cinse ve yaşa yönelik bu yaklaşım daha geniş, daha farklı yapıda bir sevgi ve bakış açısıdır.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kızılcık sopasıyla
Belki de en sert değerlendirmeyi 1. Dünya Savaşı yıllarının sefih İstanbul'unu kaleme alan roman ve hikâyecilerden Selahattin Enis yapar. Ona göre, aşk için intihar yalnız "iflas-ı şu'ur" değil, bir çeşit "maskaralıktır". Böylelerini yere yatırıp tabanlarını kızılcık sopasıyla epeyce haşlamalıdır. Hatta kurtulanların derhâl tecrit edilip yaşadıkları cemiyete kendileri gibi deliler yetiştirmeyecek tedbirler alındıktan sonra salıverilmeleri önerisinde bulunur.
Küçük yerde hiçbir şeyi gizleyemiyorsun. Yargılıyorlar, tecrit ediyorlar, yıkıcı davranıyorlar ve sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar. Başkalarının hayatına müdahale etmekten bir çeşit mutluluk duyuyorlar.
Kırmızıkedi Yayınları - Epub
Toprakları kaybeden, türlü hezimet ve mağlubiyetler ile yüreği dağlanan Türk milleti, insana değer verdiği müddetçe büyük millet şuûrunu kaybetmedi. Dili, dini, tarihi, görenek ve gelenekleri, kapanın elinde kalıp yağmalanmadı. Harsı, haysiyeti, vakarı zedelenmedi. Bunun için de Müslüman-Türk'ü bir türlü dünya haritası üstünden kaldıramayan çeşitli düşman saldırışları, onu insanlığından etmekle, insanlığını elinden alacak yeni bir hücum planı hazırlamakla gayelerine varacaklarını anlamışlardı. İşte bu tetkik neticesinde de onu, dili, dini, tarihi, an'ane, ve adetleri gibi esas müdafaa silahlarından tecrit etmek suretiyle, çok ustalıklı bir suikasta maruz bıraktılar ve ona, insanlığını, insanlığının icaplarını unutturdular.
Olasılığın tuhaf gücü nedir ki bir kimsenin bütün hayatını etkilesin, sadece belirsiz bir olaya ilişkin uzak bir olasılık olsa bile? İnsan, bu kentin bir başkent ya da kraliyet ikaâmetgâhı olmadığını derhâl fark eder. Bir anlamda sokaklardaki gürültüyü ve trafiği özler; buluşma, ayrılma ve sonra yeniden telaşla yola koyulmanın koşuşturmacasından çıktığında sanki başka bir insanın parçası gibi hisseder kendisini. Herkesin kendi payınca genel şamataya katkıda bulunduğu bu gürültülü toplumda birbirinden çok farklı çıkarları olanlar kendilerine eşit derecede önem verilmesini isterler. Öte yandan Christianshavn'a bir dinginlik hâkimdir. Orada insanlar, metropolün bu denli gürültülü ve sürgit hareketliliğini kışkırtan hedefleri ya da başkentin yaygaracı hareketliliğinin altında yatan çeşitliliği hiç tanımamış gibidirler. Burada bir insanın ayağının altında toprak hareket etmez ya da daha doğrusu kımıldamaz ve insan, gözlemleri adına ayakta durmak isteyen bir müneccim ya da maden arayan biri gibi güven içinde yere basabilir. İnsan, bu toplumsal poscia muru boşuna arar, ki orası, diğerlerine ayak uydurmanın çok kolay olduğu, dört yanı yalıtkanlıklarla çevrili bir omnibüste her saat kolayca yer bulacağı, her an kendisinden kaçıp kurtulabileceği veya insanı tecrit eden sessizlik içinde kendisini öyle yalnız ve hapsedilmiş hissedip de yalıtkan olmayanlar tarafından çevrelenmiş olduğundan kendisinden kaçıp kurtulamadığı bir yerdir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.