_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir.
_Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.
_Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Sokrates'in Savunması:
1
Adım bilge diye çıktı, çünkü beni dinleyenler başkalarından edinmeye çalıştığım bilgeliğe sahip olduğumu düşündüler. (18s.)
2
Kendi işlerinde usta oldukları için ermişlerin konularından da anladıklarını sanıyorlardı. Böyle düşündükleri için asıl bilgileri gölgeleniyordu (17s.)
3
Tanrı'ya hizmet ettiğim için yoksul kaldım.(19s.)
4
sadece
VATAN BEKÇİLİĞİ YAPAN GENÇ TÜRKÇÜLERE
Türk olup, vicdan ve kalp sahibi olup da; büyük, kahraman, asil, fakat talihsiz Türk soyunun siz bu günkü delikanhlarıyla övünmemek mümkün mü?
Çoğunuz bu sahipsiz, bu bakımsız ata armağanı yurdun bir köşesinden, öğrenim emeliyle büyük denilen şehirlere gelmiş Türk çocuklarısınız. Çoğunuz, en tabii bir hak olan
Tabiat ve İnsan
Bilim adamları,
yeşil yapraklara ultra aletlerle ilginç bir deneme yapmışlar.
Bitkinin dalına ultra kayıt aletini yerleştirdikten sonra yaprağı koparmak için ellerini uzatmışlar. Yaprağa dokunduklarında, yaprak korktuğundan titremeye başlamış.
Ondan sonra kaydedilenler de şöyle sıralanıyor:
- Tehlike yaklaşıyor!
- Yaşayacak mıyım yoksa?Yaraladı!
- Bittim!
Yaprak dalından koparıldığı anda ekrandaki titreme de dinmiş, yani bir hayata son verilmiş.
Cansız diye bildiğimiz basit bir yaprağı bile bunca duygularla donatan, ne büyük kudrettir!
Biz insanoğlu değil yaprağı, taygayı bile alt üst ettik.
Mutsuzluk. Antov Çehov
Yirmi beş yaşlarında, körpe, alımlı bir kadın olan, noter Lubiantsev’in karısı Sofya Petrovna ile yazlık komşuları avukat İlyin ormandaki bir açıklıkla baş başa, ağır ağır yürüyorlardı. Akşam beş sularıydı. Pamuk yığını görünümündeki bulutlar bütün gökyüzünü kaplamıştı. Pamuk yığınlarının arasından tek tük açık mavi boşluklar gözüküyor, bunlar
Yaşar Kemal ile yapılan söyleşinin devamı;
1973'te konuyu Paris'te Abidin Dino'ya, İsveç'te Zülfü Livaneli'ye anlattım. Ben romanlarımı her zaman sevdiğim, güvendiğim arkadaşlarıma anlatırım. Ölmez Otu adlı romanımı da yazmadan önce Paris'te buluştuğum Nazım Hikmet'e anlatmıştım. Yukarda dedim ya roman bir laboratuvar değildir. Her yönüyle insan gerçeğine biraz daha, biraz daha
Kalbin yolu, cesaretin yoludur. Güvencesizlik
içinde yaşamaktır; sevgi ve güven içinde
yaşamaktır, bilinmeyenin içinde hareketetmektir. Geçmişi bırakıp, geleceğin
yaşanmasına izin vermektir. Cesaret, tehlikeli
yollarda hareket etmektir. Hayat tehlikelidir ve
sadece korkaklar tehlikeden kaçınır. Ama onlar
zaten ölüdür. Yaşayan bir insan,
Sayfa 28Kitabı okudu
