Sen kendini terkedilmiş bir çocuk olarak mı kabul ediyorsun? Terk edilmiş çocuksun, manevi anlamda ben de öyleyim. Belki de biz insanlar hepimiz terk edilmiş çocuklarız. Doğmuş olmanın anlamı Tanrı tarafından dünyaya fırlatılıp atılmak değil midir?
Tatyana'nın Onegin'e Mektubu
Size yazıyorum –daha ne denir?  Hem daha ne söyleyebilirim ki?  Şu an, biliyorum, elinizdedir  Hor görüp cezalandırmanız beni.  Bu benim mutsuz kaderimdir,  Bir damla acıyı koruyarak siz,  Elbette beni terketmezsiniz.  Susmayı tercih ettim ben önce;  İnanın: şu rezil yaşamımdan  Haberiniz olmazdı hiçbir zaman,  Bir ümide kapılmış olsam
Reklam
«Sen kendini terkedilmiş bir çocuk olarak mı kabul ediyorsun? Terkedilmiş çocuksun, manevi anlamda ben de öyleyim. Belki de biz insanlar hepimiz terkedilmiş çocuklarız. Doğmuş olmanın anlamı, Tanrı tarafından dünyaya fırlatılıp atılmak değil midir?»
Sen kendini terkedilmiş bir çocuk olarak mı kabul ediyorsun? Terkedilmiş çocuksun, manevi anlamda ben de öyleyim. Belki de biz insanlar hepimiz terkedilmiş çocuklarız. Doğmuş olmanın anlamı, Tanrı tarafından dünyaya fırlatılıp atılmak değil midir?
Tiran, uyruklarını birbirlerine kırdırarak kulluklaştırır [köleleştirir] ve öyle kişiler tarafından korunur ki, eğer bu kişiler biraz değerli olsalar tiranın bunlardan kendisini koruması gerekecektir. Fakat, yaygın olan şu sözdeki gibi, tiran odunu yarmak için yine odundan çıkardığı yongayı kullanmaktadır. İşte onun muhafızları, mızraklı askerleri, polisleri; bu kişilerin de tirandan acı çektikleri olmaz değil. Fakat Tanrı ve insanlar tarafından terkedilmiş, kaybolmuş bu kişiler, kötülüğe katlanmaktan hoşnutlar. Çünkü onlar da aynı kötülüğü, kendilerine bunu yapmış olan kişiye değil de, aynı onlar gibi kötülük görmüş olan, fakat başkalarına benzerini yapamayan kişilere karşı uyguluyorlar. Böyle olmakla birlikte, halkı kulluklaştırmak ve tiranlık işlerini yapmak için tiranın kapısında bekleyen bu kişilerin kötülüklerini görmek beni şaşırtıyor; fakat arada sırada, büyük aptallıklarından dolayı onlara acıyorum da. Çünkü gerçekten tirana yaklaşmak, özgürlükten biraz daha uzaklaşmak ve (söz gelişi) kulluğa dört elle sarılmaktan başka bir şey olabilir mi? Bu kişiler yükselme özentilerinin ufak bir parçasını terk etsinler, para tutkusundan arındırsınlar biraz kendilerini, sonra içlerine bakıp tanısınlar kendilerini ve işte o zaman ellerinden geldiğinde ayaklarının altına aldıkları ve kürek mahkûmları ya da kölelerden daha beter kıldıkları köylüleri göreceklerdir; böylesine kötü davranılan bu kişilerin kendileriyle karşılaştırıldığında daha talihli ve biraz daha özgür olduklarını göreceklerdir.
İster fahişe olsun, ister terkedilmiş kadın, ister gayrımeşru çocuk, tüm bu insanlar Batı'da da Doğu'da da erkeğin başat olduğu ataerkil bir uygarlığın, erkeğin Tanrı sayılıp çıkar, arzu ve kaprislerini nasıl karşılaya­cağını kendisinin belirlediği bir uygarlığın kurbanıdırlar. Modern bir top­lumda Picasso gibi el üstünde taşınan bir dahinin geride 140 000 000 po­und gibi bir servet bırakıp da, metresi Françoise Gilot'dan doğan iki gayrımeşru çocuğu Palama ile Claude'u mirasından yoksun bırakması ka­dar çarpıcı bir örnek düşünülebilir mi?
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.