Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
336 syf.
9/10 puan verdi
Kitapta üç ana karakter bulunuyor, 25 yaşına yeni basmış Libby Jones, doğduğu ülkeden başka bir ülkeye giden ve iki çocuğu ile sokakta yaşamak zorunda kalan Lucy Lou ve 1980lerin sonunu anlatan bir çocuk. Bu üç karakterin kaderleri yeniden Londra'nın zengin muhitlerinden olan Chelsea'da, Thames Nehri kenarında bulunan Cheyne Walk'taki terkedilmiş malikanede kesişiyor. Peki 1980lerin sonlarında cemiyetin gözde simalarından olan bu aileye ne oldu da birden hem cemiyetten hem medeniyetten çekildiler? İşte burada kendini mesih, guru, tanrı ilan eden bir adam devreye giriyor ve bir ailenin yok oluşuna neden oluyor. Kitabın dili inanılmaz akıcı, elimden bırakamadım yalnızca 1990lı yılları anlatan çocuğun iyi mi yoksa kötü karakter mi olduğunu kafamda tam olarak oturtamadım ama psikolojisinin bozuk olmasına verelim
Üst Kattaki Aile
Üst Kattaki AileLisa Jewell · Olimpos Yayınları · 202483 okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
Mine Söğüt - Başkalarının Tanrısı Adnan, Musa, Hülya ve Efsun , he bir de Matruşka… Bir kahvenin köşesinde, deniz kenarında, terkedilmiş bir evde… Hayalleri ile yaşıyorlar, birbirlerine anlattıkları hikayeler onları bağlıyor ya da bu hikayelere inançları. Adnan; sahilde balıkçılar tarafından bulunup kahveye getiriliyor. Kimsin sen? Kimim
Başkalarının Tanrısı
Başkalarının TanrısıMine Söğüt · Can Yayınları · 20223,195 okunma
Reklam
Dostoyevski, Puşkin, Çehov, Gorki
_Lev Tolstoy_ _Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için, güneşin doğduğunu sanırlar. _İnsanları yalan söylеdiklеrindе dinlеmеyi sеvеrim. Çünkü, olmak istеdiklеri ama olamadıkları insanları anlatırlar. _Hayat bizi dört işlеmlе sınar. Gеrçеklеrlе çarpar, ayrılıklarla bölеr, insanlıktan çıkarır vе sonunda topla kеndini dеr. _Bozuk para, insanın
_Aşk bir Sanat'tır. Aşkın yaşı yok, tadı vardır. Bu da yaşamın tadını aşkla çıkarmayı bilenlerin işidir. _Bir tek kadına bağlanın demek istemem. Tanrı korusun, olmaz bir kadınla mutluluk. Aldatın, yalnız iyi becerin gönül çalmayı. Karda gez izin görünmesin. _Ey erkekler! Dikkatle dinleyin beni ve destek verin. İlkin şuna inanın bütün
Tanrı, onun için, ölümünün yüzüdür. Ama işin içinde olan Tanrı mıdır? Kimi, zamanı kıran bir mutlulukla kavranmış, kimi, çocuksu düşüncelerle kendini savunduğu korkuya kapılmış olarak gölgesinde gezindiği sonsuz güç, acaba bu güç köküne kadar adsız değil midir, acaba onu adsız, güçsüz, özünden korkak, dağılmaya terkedilmiş bir varlığa dönüştürmez mi? Bu güç ölümün ta kendisidir ve girişiminin art düzleminde ortaya sürülen şey olası ölüme aittir.
188 syf.
9/10 puan verdi
https://balkandays.blogspot.com/2023/07/the-alchemist.html
Simyacı. Bu kitabı seneler önce okumuş ve aklımda tek bir cümle kalmıştı: İnsanın hazinesi kendi yanındadır. Çok uzaklarda aramak beyhude bir çabadır. Yıllar sonra şimdi tekrar okuduğumda gerçekten de hiçbir ayrıntıyı hatırlamadığımı fark ettim. İyiki tekrar okudum. Kitabın en can alıcı kısmı, aynı yerde başlayıp aynı yerde bitmesiydi.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,2bin okunma
Reklam
Tiran, uyruklarını birbirlerine kırdırarak kulluklaştırır [köleleştirir] ve öyle kişiler tarafından korunur ki, eğer bu kişiler biraz değerli olsalar tiranın bunlardan kendisini koruması gerekecektir. Fakat, yaygın olan şu sözdeki gibi, tiran odunu yarmak için yine odundan çıkardığı yongayı kullanmaktadır. İşte onun muhafızları, mızraklı askerleri, polisleri; bu kişilerin de tirandan acı çektikleri olmaz değil. Fakat Tanrı ve insanlar tarafından terkedilmiş, kaybolmuş bu kişiler, kötülüğe katlanmaktan hoşnutlar. Çünkü onlar da aynı kötülüğü, kendilerine bunu yapmış olan kişiye değil de, aynı onlar gibi kötülük görmüş olan, fakat başkalarına benzerini yapamayan kişilere karşı uyguluyorlar. Böyle olmakla birlikte, halkı kulluklaştırmak ve tiranlık işlerini yapmak için tiranın kapısında bekleyen bu kişilerin kötülüklerini görmek beni şaşırtıyor; fakat arada sırada, büyük aptallıklarından dolayı onlara acıyorum da. Çünkü gerçekten tirana yaklaşmak, özgürlükten biraz daha uzaklaşmak ve (söz gelişi) kulluğa dört elle sarılmaktan başka bir şey olabilir mi? Bu kişiler yükselme özentilerinin ufak bir parçasını terk etsinler, para tutkusundan arındırsınlar biraz kendilerini, sonra içlerine bakıp tanısınlar kendilerini ve işte o zaman ellerinden geldiğinde ayaklarının altına aldıkları ve kürek mahkûmları ya da kölelerden daha beter kıldıkları köylüleri göreceklerdir; böylesine kötü davranılan bu kişilerin kendileriyle karşılaştırıldığında daha talihli ve biraz daha özgür olduklarını göreceklerdir.
Vladimir Yahudilere de elçiler göndermiş, "onlara dinle­riyle ilgili sorular sordurmuş, ancak Kudüs'ü kaybetmelerinin Tanrı tarafından terkedilmiş olduklarının açık bir kanıtı olduğu­nu söyleyerek bu dini reddetmişti." Sonuç olarak elinde iki se­çenek kalmıştı: Katoliklik ve Ortodoksluk. "Germenlerin kas­vetli kiliselerinde Vladimir'in elçileri hiçbir güzellik görmediler; oysa Bizans Kilisesi'nin festivali andıran ayininin gerçekleştiril­diği Ayasofya'da müthiş biçimde etkilenerek aradıkları şeyi bul­duklarını düşünmüşlerdi: 'Artık cennette mi yoksa dünyada mı olduğumuzu bilemiyorduk, hayatımızda böyle tarifsiz bir güzel­lik görmemiştik."' İşte gelecekte medeniyetler açısından çok bü­yük uzantıları olacak hayati karar bu şekilde verilmişti; Vladimir, Konstantinopolis'le ittifaka girerek teolojik kazançların yanı sırabüyük siyasi kazançlar da elde edecekti. Rusya'nın din değiştirmesi, Ortodoksluk açısından çok bü­yük bir jeopolitik ödüldü: Rusya, o dönemden beri, dünyadaki en büyük Ortodoks toplumu olmayı sürdürmektedir. Rusya aynı zamanda Ortodoks Kilisesi'nin büyük bir dünya gücüyle tek dini bağlantısıdır. Genişleyen Rus İmparatorluğu, denetimi altına gittikçe daha büyük Müslüman nüfuslarını alarak Rusya'yı aynı zamanda önemli bir Müslüman devleti haline getirecekti.
«Sen kendini terkedilmiş bir çocuk olarak mı kabul ediyorsun? Terkedilmiş çocuksun, manevi anlamda ben de öyleyim. Belki de biz insanlar hepimiz terkedilmiş çocuklarız. Doğmuş olmanın anlamı, Tanrı tarafından dünyaya fırlatılıp atılmak değil midir?»
Kumarbaz
Büyük ağaçtan doğdular titrek fındık küpeleri, kasırga sırasında. Dönüp duruyorlar şimdi, zar tahtasında ve sarhoşum ben kumar yangınıyla. Hiç yakınmadı karım ne de heyheylendi, sevdi beni ve dostlarımı, ama savurdum onu tek bir berbat zar atışla. Şimdi adam yerine koymuyorlar beni, o ve annesi ve günahını bile vermiyor hiçkimse bana. Pazarda
Reklam
76 syf.
9/10 puan verdi
"En iyi hikayeleri ölüler anlatır." (syf 54 )
Ah'lar Ağacı
Ah'lar Ağacı
bu cümlenin en güzel ispatı sanırım...
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
'nin dediği gibi "Sözün şiirlerin mükemmelidir" Sevgili
Didem Madak
Didem Madak
! Kitabını okurken aklımdan geçen sadece bu oldu nedense. Acaba ben mi abartıyorum diye de düşündüm bir an. Her dizesi hüzün, çaresizlik ,
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 202121,1bin okunma
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.