Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ruhu teskîn etmek. Hulusi Kentmen'den bir keman dinletisi ile. Senden gelen bir ileti.. ve sokağın sessizliğini Sezen ile canında hissetmek gibi. Bir Sosyoloji makalesiyle senin baş köşede bulunduğun toplumu incelemek.. Bir modern fars şiiriyle güne başlamak.. Seninle güne başlamak Sesinle. ...
240 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
“Her şekilde kaybediyorsan acını diri tut, Esav. Yolda karşılaştığın bütün insanlar sadece suratına bakarak dahi çektiğin zulmü anlasınlar. Her şekilde kaybediyorsan, öyle bir kaybet ki yeryüzünde hiç kimse senin mertebene erişemesin. Serüvenin asırlar sonra bile dilden dile dolaşsın. Her şekilde kaybediyorsan, bırak seni kötüleyen ağıtlar
Peygamber
PeygamberOkan Çil · İthaki Yayınları · 05 okunma
Reklam
…içimde öyle bir çatışma oluyor ki, tek isteğim birinin, herhangi birinin, sırtıma elini koyup her şey yolunda, sorun yok, şöyle yap, şuradan git, devam et demesi. seni anlıyorum demesi. sen değerlisin demesi. seni seviyorum demesi. çok mu zor ya? anlayışlı olmak, destek olmak çok mu zor? neden hep kendimi düzeltmek, cesaretlendirmek, teskin etmek zorundayım? velev ki böyle değil -yine ben hatalı olayım, neden böyle hissediyorum? -ardayaman [ 01.05.2024 yürüyüş notları]
Rabbin yasakladığı şeyi yaptıkları için koca bir suçluluk duygusu kapladı içlerini ve karşılıklı ağlamaya başladılar. Şeytan adeta onları teskin etmek için bir omzuna birinin, diğerine ötekinin başını dayayıp sarıldı ve kulaklarına fısıldamaya başladı. Şimdi ne olacağını anlatıyordu büyük bir sabırla. Cennetten kovulacaklarını, yeryüzünde ayrı ayrı yerlere atılacaklarını, kavuşmak için çok uğraşacaklarını, Habil ile Kabil’i, yoldan çıkan diğerlerini, evlatlarının dünyayı ve birbirlerini nasıl tüketeceklerini ve daha neler neler... Bu dünya tarihi en başından itibaren dillendirilince ne kadar sürmüştü bunu kestirmek mümkün değil ama kendilerine geldiklerinde Şeytan onlara kıyametin görkeminden bahsediyordu. Nasıl ki insanı yeryüzüne bir çift insan getirdiyse, yine bir çift insan götürecekti.
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Kimi duyguları anlamak kolay değildir ..
Suçlu bulmak, bahaneler yaratarak kendini teskin etmek kolaydır, ama anlamak kolay değildir.
Sayfa 502 - Everest yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Elhamdülillah
Taziyesinin 10. gününde köyünden çıkması, sofileri babasına kendisinden daha yakın görmesindendi. Babasının yetimlerini teskin etmek için çıktı. Gittiği her yerde taziye kabul etmedi, bilâkis taziye verdi. Babanız gitti, başınız sağolsun dedi. Acısını göğsüne bastırıp kapı kapı gezdi. O kendini çektikçe Allah O'nu izhar etti. Cafer-i Tayyar hazretlerine, sen bana çok benziyorsun Ya Cafer demişti hazreti Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem. Bunu duyan hazreti Cafer cezbeden dönüp durmuştu. Medine-i Münevvere'de bugün müjdelenen güneş ahlâkı Muhammedî'nin izharıdır. O, O'na çok benziyor. Donatıldı ve geliyor. #MevlanaGavsıNizam
Yüzümü ellerim arasına almak isterdim Ellerimle gözyaşlarımı silmek Kafamı göğsüme yaslamak isterdim Saçlarımı okşamak ellerimle Teskin etmek isterdim kendimi karşıma alıp Ellerimden tutmak Kimselerin dolduramadığı boşlukları doldurmak isterdim kendimle Ne olurdu sanki kendimi sevebilseydim Sevmenin hakkını verebilseydim Bir de ben haksızlık etmeseydim kendime Ne olurdu sanki...
ayıyı teskin ve teselli etmek (Ayı: Hayvan Olmayan Hayvan)
Hayvanların totemler olarak işlev taşıdıkları Kuzey Avrasya ve Kuzey Amerika'da ayı, daima özel bir korku hatta saygı uyandırmıştır. Örneğin boz ayının ölüsü bir Tlingit obasına getirildiğinde, başı eve götürülür ve kartal tüyleri ve kırmızı boyayla süslenir. Onunla bir insanmış gibi konuşulur, ayının ruhunun ya da arkadaşlarının avcıdan intikam alması engellenmeye çalışılır.
Sayfa 131
Bize Bir Not...içimden geldi
Biliyorum çoğumuz maalesef tutunamıyoruz. Fakat ne kadar ağır gelirse gelsin acılara boyun eğmek insana yakışmaz. Geçmişten ders alarak fakat onda takılı kalmadan yaşamalı ve dünyanın kanayan yanına inatla ve ısrarla geçebilmeli. Acılar ancak bu sayede teskin olabilir. Çünkü başkasının yüzünü ne kadar güldürebildiğimiz ölçüde mutlu oluruz. Dışarıda o kadar çok yapılacak şey var ki iyilik adına... İyilik ile geçirilmemiş her gün birer kayıptır beşer adına. Ayrıca başarabiliyorsak, entelektüel birikimlerimizi de hayatın içinde zevk edebilmeliyiz. İnsan ruhunu nasıl besleyebileceğini iyi bilmeli ve bunu kendine dert edinmeli. Sadece Allah'a yaslanıp yaşamak üzerine kafa yormalı. Okuyup amel etmek insanlığımızı her defasında bize yeniden hatırlatan bir olgudur. Sevgiyi sadece tek bir insana hasredip yaşamak onu paranteze almak gibidir. Her şeye sevgi nazarı ile bakabilmeyi öğrenebilmeliyiz. Gözlerimizi yıkayıp öyle bakabilmeli dünyaya. Uzaktaki 🥀
Reklam
Suçlu bulmak, bahaneler yaratarak kendini teskin etmek kolaydır, ama anlamak kolay değildir..
Bir sömürgeci-işgalci-ulus devlet olarak İsrail'in mefhumunu ve delâletini iyi belirlemek zorundayız ki, olup bitenleri daha sağlıklı değerlendirebilelim. İsrail denilen “çete”, bir fâil midir yoksa bir uzantı mıdır? Bir tetikçi midir? Bu ve benzeri soruların cevaplarını, istikametimizi daha sahih bir şekilde tayin için önemsiyorum. Bir hatırat kabilinden bir şey ama, İsrail'de bulundugum sırada, sıkıntı oluşabilir diye ismini vermeyeceğim, yüksek makamlarda da bulunmuş ve eleştirel bir tavır takındığı için tard edilmiş bir meslektaşımla konuşurken bana aynen şunları söyledi: “İhsan bey, biz bin yıl boyunca Avrupa'da gettolarda yaşatıldık; her türlü hakarete uğradık; zulmü yaşadık. Aslında Batılılar hem vicdanlarını teskin etmek, ama daha da önemlisi bizden kurtulmak için, İsrail diye daha büyük bir getto kurup bize vatan diye hediye ettiler. Evet!.. Aslında burası, yani İsrail, bizim için bir getto; başka bir şey değil. Ancak bir farkla, bu gettoyu bize tahsis edenler ne yazık ki sadece Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar vb. değil; bizzat kendi ırkdaşlarımız. Onlar da bu paylaşımı yapan masanın birer üyesi.” Bu çerçevede meslektaşım Anglo-Sakson-Amerikan Yahudilerini şiddetli bir eleştiriye tâbi tuttu. Aslında çok açık söylemek lâzım ki, hâlihazırda olup bitenler, Yahudiler için de iyi bir şey değil; Siyonistlerin ve hempâlarının yaptıkları onlara da gelecekte çok büyük bir zarar verecek. Elbette bu başka bir konu...
İhsan FazliogluKitabı okudu
Ana-Babanın Evladı Üzerindeki 80 Hakkı
İmam-ı Nesefi hazretleri bildiriyor ki: Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefatından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalble, onu da para iledir. Bedenle olan hakları: 01- Hizmet ederek rızalarını almak. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Ana-babasına hizmet edenin
632 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.