Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sanattan anlamayan sanat eserini, sanat eserini bilmeyen de sanatkarı bilemez...
Sayfa 30 - PdfKitabı okudu
Lütfuyla başarılı kılan ve doğruya ileten Allah'tır.
Sayfa 56 - PdfKitabı okudu
Reklam
Gazzâlî
Derim ki, küfür, Rasulullah'ın (s.a.) getirdiği bir şeyi yalanlamaktır. İman ise onun getirdiği her şeyi doğrulamaktır.
Sayfa 67 - PdfKitabı okudu
Gerçek amel ise mutluluğu sağlayan fiilleri yapmak ve bahtsızlığa yol açan fiillerden sakınmaktır.
Sayfa 47 - PdfKitabı okudu
Batıniliği kuranlar, Meymun bin Deydan ve oğlu Abdullah isimli iki İranlıdır. Hicri İkinci Asrın ikinci yarısında, Fars medeniyetini yutan İslâma ve onun bayraktarı Arab'a duydukları hınçla harekete geçmişler, gizli cemiyet kurmuşlar ve İslâmı yıkma metodu olarak «Bâtıniyye» ismi altında Kur'ân ve Hadisleri keyflerine göre te'vil ve tefsir ederek her şeyi güya iç hakikate, bâtına bağlamak yolunu tutmuşlardır. Milliyetlerini gizlediler, kendilerini Peygamber soyundan gösterdiler, «Beyt Ehli»ne edilen zulmün edebiyatını köpürterek cahil halkı kazandılar ve o yoldan, Peygamber evlâtlarına kızanları hedef tutma bahanesiyle şeriate kızmayı denediler. Yedi imam -sonuncusu Cafer Es Sadık'ın oğlu İsmail'i tanıdılar ve böylece «İsmailiyye» koluna da zemin açtılar. «İsmail'in oğlu ölmedi veya öldü; bir gün yeni bir şeriatle meydana çıkacak veya dünya onun neslinden gelen imamlardan boş kalmayacak!» farkıyle bölündüler, her bölüm dallandı ve her dal şubelendi ve bu facia, kâh kurutulacak, kâh yeniden yeşerecek şekilde yürüdü, gitti.
Sayfa 80 - BÂTINÎLERKitabı okudu
Âmin.
Allah şerefinizi daim, bereketinizi baki eylesin ve felaketlerin size ulaşmasını engellesin.
Sayfa 58 - PdfKitabı okudu
Reklam
ÇAĞDAŞ İNANÇ İLMİHALİ(M) 1. "Yetiş ey gavs, medet ey gavs!" gibi ifadelerle yakarışta bulunmak hiç hoş değildir. Sahabe döneminde böyle ifadeler görülmemiştir. Ancak "Allah'ım falanın hürmetine senden isterim" demek caizdir. (Zorunlu değil) yapacaksak dilimizi buna alıştırmalıyız. Bunun hadisten delilleri vardır. 2.
Dinin var olanları akılla değerlendirmeye ve onları akılla bilmek için çaba göstermeye çağırdığı, şanı yüce Allah'ın kitabının birçok ayetinde gayet açıktır. "Ey akıl sahipleri, ibret alın!" ( el-Haşr 59 /2) ayeti akli kıyası veya hem akli hem de dini[/fıkhi] kıyası birlikte kullanmanın zorunlu olduğuna dair bir nastır. "Göklerin ve yerin hükümranlığına ve Allah 'ın yarattığı her şeye bakmazlar mı?" (el-A'raf7/ 1 85) ayeti de bütün var olanlar üzerinde düşün­ meye teşvik eden bir nastır.
Sayfa 27 - PdfKitabı okudu
Gerçek anlamda te'vil yapabileceklerin kanıtlamaya ehil kimseler oldu­ğunu düşünen İbn Rüşd, bunların Al -i İmran 3/7'de atıfta bulunulan "ilimde derinleşenler" (er-ra s ihün fi 'l-ilm) olduğu kanaatindedir.
Sayfa 17 - PdfKitabı okudu
Yaşamda öyle 'ân'lar vardır ki, o 'ân'larda kişi kendini, ne te'vîl edebilir ne de tefsîr; yalnızca teslîm eder ki, teslîmiyet, samîmiyettir; ihlâstır... Kendine hürmettir; kendi sınırlarını bilmektir. • İhsan Fazlıoğlu soundcloud.com/nevazen/buselik...
Reklam
Bu dini karış­tıran yanlış görüşler ve tahrif edilmiş inançlardan, özellikle de kendilerini felsefeyle ilişkilendiren kimseler sebebiyle dinin başına gelenlerden dola­yı ruh[umuz] fevkalade üzüntü ve acı duymaktadır.
Sayfa 55 - PdfKitabı okudu
Ben sizin için iki kimseden korkarım: Birisi; Kur'an'ı te'vil edilmesi gereken [sahih olan] te'vilinin dışında te'vil eden, diğeri de yönetim uğruna kardeşiyle rekabet eden kimseden!" Hz Ömer
Hatta biz deriz ki, birtakım bayağı kimselerin felsefe kitapları hak­kında yaptıkları araştırmalar yüzünden yoldan çıkmış olduklarını sanarak, ehil olanların bu kitapları incelemelerini yasaklamak, tıpkı bazı kimseler soğuk suyun boğazlarında düğümlenmesi sonucu ölmüştür diye, susamış kimselere soğuk ve tatlı su vermeyerek onların susuzluktan ölmelerine yol açmaya benzer.
Sayfa 32 - PdfKitabı okudu
Fergâna-Ihlâra Vadisi, Ahmet Yesevi-Mevlâna. Türk Hattı.
Akıl ve ilim münasebetini ta­yin için İslâm'ın Ehl-i Sünnet mezhebince kabul edilen, iki de anahtar -kaidesi vardır- kaidelerden biri şudur: "Aklî île Din tearuz ettikte, akıl tercih ve din tevil olunur" Bu kaideyi kıymetinden hiçbir şey eksiltmeksizin şu şekilde ifade edebiliriz. "İlim ile din arasında aykırılık görüldükte ilmin yolu tutulur ve din, mümkün ise te'vil yani ilme tevfik olunur." Diğer kaide de şudur: "Mevrid-i nasta içtihada mesağ yoktur" Yâni sarih ve mânâsı kat'i bir nassın bulunduğu yerde te'vil ve iç­tihat yoluna gidilemez ve nassa ittiba olunur. İmdi bu iki kaide mes'elemizdeki bütün güçlükleri yenmeye ve İslâm dinini ilimle barışık götürmeye kâfidir.
Sayfa 230 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
641 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.