Biraz spolier içeren bir inceleme olacak, şimdiden özür dilerim. Ama emin olun okuma zevkini azaltacak bir şey yok.
Plastik çiçekler, plastik evler, plastik insanlar. Gösteri Peygamberi namı diğer Survivor, (İtiraf edeyim, yarışmayla ilgisi var mı diye çıkış tarihlerine baktım) okuduğum ikinci kitabı Chuck Palahnuik'in. Tıkanma gibi her şey
Her gün güneş koruyucu krem sür.
Beyaz saçlarını boya.
Delirme.
...
Kulaklarının içindeki kılları kes.
Kalsiyum al.
...
Sonsuza dek aynı kalmak için zamanı durdur.
Sakın yaşlanma.
Eseri incelemeden önce yeraltı edebiyatı nedir? Ve nasıl ortaya çıkmıştır. Biraz bu konulara değinmekte yarar olduğunu düşünüyorum.
Her şeyden önce yeraltı edebiyatı bir akımdır. Tıpkı diğer edebi akımlar gibi.
Sert, aykırı, eleştirel, gerçekle hayalin ince çizgisinde var olmaya çalışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıra dışılığın,
Sonra da televizyonu açıyor ve pembe dizilerden birini izlemeye başlıyor; hani şu gerçek insanların sahte sorunları olan sahte insanları oynadığı ve gerçek insanların gerçek sorunlarını unutmak için izlediği dizilerden birini.
Greve gidiyorum.
Bundan sonra kadınlar kendi kapılarını kendileri açsınlar.
Kendi yemeklerinin parasını kendileri ödesinler.
Kimsenin ağır kanepesini taşımayacağım artık; bitti.
Sıkışmış kavanoz kapaklarını açma faslı da bitti.
Ve bir daha asla hiçbir klozet kapağını kaldırmayacağım.
Lanet olsun, bundan sonra bütün klozet kapaklarına işeyeceğim.
Deja vu'nun bir de tersi vardır. Buna jamais vu denir. Sürekli aynı insanlarla karşılaşıp aynı yerlere gidersiniz ama her seferinde ilk kez olmuş gibi hissedersiniz. Herkes her zaman yabancıdır. Hiçbir şey tanıdık gelmez.
KAYBETMEK
Max Payne' in şöyle bir lafı var hiç unutmam:
the trouble of loving you, was the fear of losing you
( seni sevmenin sıkıntısı seni kaybetme korkusuydu )
Avucunda su tutmak gibidir. Garip bir heyecan ve hırsla yapılır. Parmaklarını ne kadar bitiş etsen de arasından akar.. İnatla avucunda su tutma isteği insanoğlunun yel