“Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.”
Sayfa 259 - Hikmet BenolKitabı okuyor
Güneş her gün doğar ve tekrar doğmak için batar. Güneşin her batışı bir ölüm, her doğuşu bir diriliştir. Her gün tekrarlanan bu batış ve doğuş insana şu gerçeği fısıldar: Ey insan! Tıpkı benim gibi sende bir gün böyle batıp tekrar doğacaksın...
Sayfa 15
Reklam
Ucuz ve sanattan uzak bir roman okumak, gündüz hayal görmekten farklı değildir. Böyle bir kitap, okurda hiçbir üretici tepki doğurmaz. Tıpkı boş bir televizyon programı seyrederken, düşünülmeden atıştırılan çerezler gibi, bu roman da öylesine "yutulur".
Melikenin şaşkınlığı
“Dedi ki: ‘Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?” (Neml:41) “Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: ‘Senin tahtın böyle mi?’ denildi. Dedi ki: ‘Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk.” (Neml:42) “Allah’tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (Müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, inkar eden bir kavimdendi.” (Neml:43)
"Bu adamların ne sopaları, ne mızrakları, ne de başka silahları var, bana çok büyükmüş gibi gelen bu adanın başka hiçbir yerinde de görmedim. Kadınlar da, erkekler de ana­ larından doğdukları gibi çıplak. Juana Adası'nda da, gezip gördüğümüz öteki adalarda da on iki yaşını geçmiş kadınlar önlerini el büyüklüğünde bir pamuk parçasıyla
“Yaşamın kendisinde de böyleydi tıpkı, yaşamda da önceden kestirilemeyen, mantıkla bağdaşmayan bir sezgi en güçlü büyüsel güçleri etkin duruma geçirir, yaşamda da olumlu içgüdüler felce uğradı mı eleştiri ve mantık birbirine karışır; bir süre sağa sola kaçmaya çalışılır, iş idare edilir, sonunda olması gereken şey olur, bizi hiç umursamadan atlayıp geçer üzerimizden. Kendisi için belirlenmiş sınırı aşan ama yine de oyundan bir türlü el çekemeyen, bundan böyle hiçbir sezginin, hiçbir derin inancın önüne düşüp kendisine yol gösteremediği, eli kolu tutmaz duruma düşmüş oyuncu, yaşamın önemli sorunları karşısında apışıp kalan, gözlerini yumup bekleyecekken yoğun hesap kitaplara başvuran, kendini zahmete koşup zihnini aşırı yorduğu için yanlış yapmaktan yakasını kurtaramayan bir insana benzer tıpkı.”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.