Aşk ve Sevgi...
Aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır. Oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur. Aşk genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir. Oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.  Aşk,
Zor bir tırmanışın ilk safhalarında, özellikle de tek başınaysanız, altınızdaki boşluğun sizi geri çektiğini hissedersiniz. Sürekli olarak ensenizde hissettiğiniz bu tehdide direnmek için muazzam bir zihinsel çaba harcamanız gerekir; bir an için bile olsa gardınızı düşüremezsiniz. Altınızdaki dipsiz uçurumun baştan çıkarıcı şarkısı sizi avucunuzun içine almıştır; hareketlerinize kararsızlık, beceriksizlik, düzensizlik katar. Ancak tırmanış ilerledikçe, açıkta ve ölümle dirsek temasında olmaya alışır; ellerinize, ayaklarınıza ve kafanıza güvenebileceğinize inanmaya başlarsınız. Kendi denetim mekanizmanıza güvenmeyi öğrenirsiniz. Tırmanış, gözünüz açık gördüğünız bir rüyaya dönüşür. Gündelik varoluşumumuzun karmaşası -bilincinizin kapandığı anlar, ödenmemiş faturalar, çarçur edilmiş fırsatlar, kanepenizin altında birikmiş toz, kaçmanın imkânsız olduğu gen hapishaneniz- zihinnizden geçici olarak silinir; amacınızın geri kalan her şeyi silikleştiren berraklığı ve yaptığınız işin gerektirdiği ciddiyet tüm düşüncelerinize yayılır.
Sayfa 170 - Siren YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Diyalektik felsefe için son, kesin, kutsal diye bir şey yoktur. Diyalektik felsefe için her şey, ama her şey geçicidir; sonsuz bir doğuş- yok oluş ve sonsuzcasına aşağıdan yukarı tırmanış süreci dışında hiçbir şey yoktur. Diyalektik felsefenin kendisi de, bu sürecin düşünen beyindeki basit bir yansısından başka bir şey değildir."
Sayfa 29 - Engels
Acılı bir tırmanış olmasın dünya Kalacaksa bir hoşnutluk bir huzur Berraklık ışıltısıdır insanda ..
Kaya tırmanışı yapan biri ona daha sonra şunları söylemiş: “Kaya tırmanışının albenisi tırmanışta yatıyor; bir kayanın tepesine ulaşıp seviniyorsunuz ama aslında tırmanış hiç bitmesin istiyorsunuz. Tırmanışın gerekçesi tırmanış, şiirin gerekçesinin yazmak olması gibi tıpkı. Olsa olsa kendi içinizdeki bir şeyleri fethediyorsunuz…. Yazma edimi şiirin gerekçesini oluşturuyor. Tırmanış da aynı: bir akış olduğunuzun farkına varmak. Alışık amacı akışı devam ettirmek; bir doruk veya ütopya aramak değil akışın içinde kalmak. Yukarı çıkmak değil devamlı akış halinde olmak; akışa devam etmek için yukarı çıkıyorsunuz.
Sayfa 61 - Metis Yayınları
Batının büyük mustaripleri, hakikat dağına tırmanış yolunda İslâm velîlerine nispetle çıkmaz sokağın, cüce piyonlarıdır. Istırap felsefesine, hafakan hikmetine kadar ulaşırlar da yine yolda kalırlar ve büyük oluşu bulmaya yakın, büsbütün kaybederler. Dönüp dolaşıp yine akılda kalırlar ve aklı akılla yenecek seviyeye tırmanamazlar. Tırnakları kan içinde, tutundukları kayalardan, aklın bütün cicili, bicili oyuncaklarıyla beraber düşerler.
Reklam
848 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.