Bu seriye inanılmaz severek başladım, ilk kitabı bir çırpıda okumuştum. Beni çok etkileşmişti, şamanlıkla ilgili daha çok bilgi edinme isteği uyandırmıştı. Toprak kitabını da merak içerisinde okumuştum. Hava da tam olarak aradığımı bulamasam da hikaye merak örgüsünü başka bir boyuta geçirmeyi başarmıştı. Fakat Ateşe geldiğimde sanki Mardin şehrinin tanıtımını okudum sayfalarca, karakterlerin geçmişleri kitapta her seferinde betimlenmişti. İnanılmaz rahatsız etti beni seriyi okumamış bir insan alıp son kitaptan başlamaz. Semehat cümleye girecek ailesi tarafından genç yaşında..... Diye her seferinde tanıttı, bu kitaptaki her karakter için yapılmıştı. Defnenin Güneşe olan aşkını bir anda böyle yok etmesine de anlam veremedim, halbuki 3. Kitabında Güneş, Defnenin yanında olmak destek olmak için geliyordu. Son kitabın merak ögesi olan kayboluşa dair bilgi verilmemesi bir miktar kendimi eee ben bunca şeyi hiçbir şey öğrenmemek için mi okudum dedirtti ve Umay Nine'nin hayatta mı? Değil mi? Okuyucunun belki de hayal gücüne bıraktığı kısmı da sevemedim. Son kitap ben de Mardini gezip görmem gerektiği etkisi hariç bir şey bırakmadı. Su ve toprak kadar beni tatmin etmedi Yazarın uzun yıllar sonra kitabı yazmasının belki de bunda etkisi vardır, bilemiyorum