Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatın ve aşkın adamları tepeden tırnağa kan içindeler ve gözlerinde henüz şaşkın duran intikamları, hayatın ve aşkın adamları çekiliyorlar içerlere doğru çarpışarak Yanıyor alabildiğine, Yanıyor alabildiğine arkalarında toprak.
Sayfa 434Kitabı okudu
ABD'nin toprak genişlemesi Louisiana’nın 1803’te Fransa’dan satın alınması ile en yüksek noktaya ulaşmıştır ki, bu da büyük güç olmak için temel oluşturmuştur. Satışı yapan Fransız imparatoru Napoleon Bonaparte, bu tek-yanlı işlem hakkında Eski Dünya’ya özgü şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Bu toprak alımı, Birleşik Devletler’in gücünü ebediyen perçinlemektedir ve bu suretle Büyük Britanya’ya da, sonunda denizde onu alt edecek bir rakip sağlamış oluyorum.” Amerikalı devlet adamları, Fransa’nın sahip olduğu toprakları satmasına ne gerekçe gösterdiğine hiç aldırmadılar. Onlara göre, Eski Dünya’nın güç politikasının eleştirilmesi, Amerika’nın Kuzey Amerika boyunca toprak kazanmasıyla ters düşmüyordu. Çünkü Amerika’nın batıya doğru genişlemesini bir dış politika konusu olmaktan çok, Amerika’nın bir içişi olarak görüyorlardı.
Reklam
Kendi içinin dili
Şimdi benim dinlendiğim bu yerlerde, kim bilir nice binlerce yıllar önce de, ya bir yaban avcısı, ya bir cengaver , ya da şimdi ayağımın altında uyanan kutsal tapınağın din adamları, bu ufuklara, her biri kendi içinin diliyle konuşarak kim bilir nasıl bakmışlar.
Sayfa 219Kitabı okudu
Osmanlı Devleti 17. asrın sonlarında ilk toprak kaybını yaşamış, ilerleyen zamanlarda devlet askerî, ekonomik ve sosyal bakımlardan yavaş yavaş bir çöküşün içine girmiştir. Gerek devlet adamları gerekse eli kalem tutan zevat tarafından zaman zaman devletin içine düştüğü bu durum edebî sahada çeşitli açılardan dile getirilmiştir. Ancak bunlardan en dikkat çekeni sultan III. Mustafa’nın iki beyitlik şiiri olmuştur. Şiirin bu kadar ilgi görmesi ve meşhur olması devletin pek de iç açıcı olmayan hâlinin bizzat devletin en tepesindeki isim tarafından ortaya konulmuş olmasıdır. Zira daha önceki padişahlar tarafından böyle bir durum varsa da dillendirilmemiş, farklı sebeplerle kol kırılmış yen içinde kalmıştır. Padişahın ağzından dökülen ve çokça tekrarlanan şiir daha söylenir söylenmez tanzir edilmeye başlanmıştır. Yıḳılupdur bu cihân ṣanma ki bizde düzele Devleti çarḫ-ı denî virdi ḳamu mübteẕele Şimdi ebvâb-ı saʽâdetde gezen hep ḫaẕele İşimüz ḳaldı hemân merḥamet-i Lem-yezel’e [Bu dünya yıkılıp gitmektedir, bizim zamanımızda düzeleceğini zannetme. Bir de alçak felek devleti büsbütün aşağılık kimselerin eline verdi. Nitekim şimdi saadet kapılarında (devlette) bulunanlar bozguncu ve soysuz kişiler. Artık işimiz Allah’ın merhametine kaldı.]
Nizam ve İnsan ...
Bu bitmeyen dava, nizamlar ve insanlar çatışmasıdır. Nizamlar, insanların eseridirler. Ama insan, nizamlar üstündeki hakimiyetini kaçırırsa, nizamlar insana hükmederler... Dinler de, saltanatlar da, rejimler de, doktrinler de insanlar içindir. Yoksa insanlar bunlar için değil. Asıl olan insandır... Toplumun kendi rejimi üstündeki murukabesi (denetimi) kaybolunca, ya cihangirler, ya diktatörler türer. Tiranlar, din veya doktrin adamları, demagoglar, hem toplum içinde hem toplumlar arasında savaşı, toplum nizamı haline getirirler.
Sayfa 265 - Emekli maarifçiKitabı okudu
Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusuna “Geosmin” deniliyormuş. “Dünya kokusu” şeklinde çevirmiş kaynaklar. Bilim adamları oturup çalışmışlar ve bu kokunun, bazı böcekler üzerinde yarattığı etkinin 450 milyon yıllık bir hayat döngüsünün sağlayıcısı olduğunu bulmuşlar. Böcekler bu kokuya kanıyor diye yaşıyormuşuz anlayacağın. Dünyanın kokusu hangimizi kandırmıyor ki? Burnumuzun ucunda inceden aldığımız o kokuyla, dön baba dönüyoruz Osman.
Reklam
Haydi gel sevgilim Uzanalım toprağın altına Çiçekler mayalansın göğsümüzde Bu akıp giden bu kör gidip yol giden Kalabalıkları bu insanları Ezen çiçekleri, bir kere bile farkına varmayan Dökülen bu yıldızları yağmur birikintilerine Çiğneyerek geçen bu adamları ve kadınları Uyarmak için bir an durdurmak için Bu bizi terkeden, bacaları öksüz ve boynu bükük Bırakıp giden leylekleri o güzelim hacı leylekleri İçimizde sonsuzluk kavislerinden izlerini taşıdığımız Ama şimdi kendimizi zorlasak da Anımsayamadığımız tasarlayamadığımız o kırlangıçları Ah tekrar dönülebilir mi yaşayabilir miyiz Uzansak yerin altına ve toprak olsak.
Müridizme karşı çıkan Avar Ecesi: Bahu Bike.
Avar hükümdarı Bahu Bike Hanım'a haber gönderen Gazi Mol­la, ondan kafir işgalcilere karşı destek talep etti ancak Bahu Bike bu talebi reddetti. Han'ın ölümünden sonra idareyi ele alan bu dirayetli kadın, üç oğlunun naibi olarak görev yapıyordu. Kocası, yıllar önce topraklarını Ruslara vermişti. Bahu Bike, bu toprak­ları Rusların adına
Babürlüler Devleti'nin çöküşünden ve 18. asır boyunca Hindistan'da iktidar için mücadele veren çok sayıda beyliğin ortaya çıkışından ya­rarlanan İngiltere, ağır silahlarının gücü ve ahlaksızlığının getirdiği kötüciil tavrıyla geniş toprakların kontrolünü ele geçirmişti. Naip5 ve mihraceleri belli bir fıyacla yerlerinden etmiş,
895 öğeden 591 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.