Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi yürürüm kömür ocaklarına,çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir dağların esmer ve yaban telâşından kurtula diye torna tezgâhlarında demir.
Sayfa 115
Milyonlar çalışırsa yaşamadan, analar bebelere yalnız süt suyu verirse - bu düzendir Emekçiler seslenirse: "Bırakın bizi aydınlığa! Emeği çalan çıkar kadıya,, - bu düzensizliktir. Veremliler koşarsa torna tezgahına, on üç kişi pineklerse bir odada­ bu düzendir. Ama biri koparırsa haykırıp zincirini, Yaşlılığını güvence altına almak
Sayfa 112 - Kurt Tucholsky HUZUR VE DÜZEN
Reklam
... çünkü bir gün herşey mahvolacak. Ve sular köprüleri yutacak, barajları delecek ve hendekleri su altında bırakacak; evler, saraylar, barakalar yıkılacak, ve otlar büyüyecek harabelerin arasından, ve herşey yine toprak olacak. Hayatta kalanlar sapanlarla hayvanlara karşı savaşmak zorunda kalacak, ve tarih yeniden başlayacak. Her zamanki gibi. Ve sonra, üçbin sene geçince, kırk metre çamurun altında bir musluk ve bir Fiat torna tezgahı bulacaklar ve diyecekler ki: "Şuna bir bak hele!" Ve unutulmuş ataların aynı aptallıklarını tekrar etmek için korkunç gayret sergileyecekler. Çünkü insanlar bahtsız yaratıklar, gelişime mahkumlar, ve bu gelişim onların kaçınılmaz olarak Tanrı babayı gıcır gıcır kimyasal formüllerle değiştirtecek. Böylece Tanrı baba sonunda bıktıracak bu durum, sol elinin serçe parmağının son eklemini milimetrenin onda biri kadar oynatacak, ve tüm dünya havaya uçacak.
“Üzerine ne kadar çok laf üretirseniz üretin, hiçbir zaman kendisinden söz etmeyi başaramayacağınız bir noktaya taşınmış durumda cinsellik. Bu nedenle, cinsel kimliğini deneyimleyen genç insanların durumu, hayatı boyunca eline tornavida alamayan birinin torna makinesinin başına geçmesinden hiçbir farkı yok. Ne yaşaması gerektiğini bilmiyor; öyle çok ima yüklenmiş durumda ki, cinselliğin “doğal” bir güdü olması gerektiğinden bihaber. Zaten yaşadığı dünyada en az ‘doğal’ olan şey cinsellik.”
Aynı Adam
Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum kökten dallara yürüyen sular gibi Yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir. Dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye torna tezgahlarında demir. Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri Kanla dolar pazuları tarladakinin hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri.
Bizler kilden birer toprak, işlenen çamuruz ve;
❝Torna hiç durmadan dönüyor, üstümüzden geçiyor, üflüyor ve bizi dilediği biçime sokuyor [...]❞
Sayfa 97 - Can Yayınları – 3. Basım, Haziran 2011Kitabı okudu
Reklam
169 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.