Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mijara 3: FELSEFEYA ŞERGERÊ Ger em mijara şerkirinê giştî bikin, em wê bikin sê beş: 1. Werzîşên şer: Ev şaxên pêşbirkê (lîstok) in ku qaîdeyên wan di hin şaxan de di asta herî zêde de ne û herî kêm. asta li hin şaxên. a.) Hunerên şer ên sivik: Karate do, ju do, tae kwondo, boks, peşleş û hwd. Rêzikên şaxên mîna van herî zêde nerm û pir hişk in. Ji kesên ku şaxên weha dikin re dibêjin "hunermendên şer ên sivik". b.) Hunerên şer ên dijwar: Rêgezên şaxên wekî vale tudo, MMA, muay thai, pan kration di hindiktirîn de têne kêm kirin. Ji kesên ku di şaxên weha de dixebitin re dibêjin "hunermendên şerker ên hişk". 2. Hunerên şer: Kung fu, aiki do, capoeira hwd. Ev şaxên hunerê yên ji bo mebestên dîtbarî ne, ku estetîk û ahengek derdikeve pêş. Ji kesên ku di şaxên wiha de dixebitin re dibêjin "hunermendên şer". 3. Pevçûn: Ev şaxên şerê kolanan ên ji bo zanîna şerê kolanan in, wek jeet kune do ku hunera kolanan çêdike û riya hundurîn ku hunera kolanan çêdike. Ji kesên ku di şaxên wiha de dixebitin re dibêjin “şervan”. Dema ku em van her sêyan jî di warê felsefeya şer de bi cih bînin, em ê şer bi xwe re bi şerên werzişî û hunerî re bidin ber hev. Bi vî rengî, ew aniha dikarin bêyî ku bi rêzikên rastîn bi hevûdu re werin tevlihev kirin werin veqetandin. Ji ber ku ew pir caran xeletiya ku bi hev re têne berhev kirin dikin. Berawirdkirineke me ya pêwendîdar ji bo ku dawî li hezar danberhevên negirêdayî bîne, lê danasîna felsefeya jeet kune do hatiye kirin. Ji ber vê yekê her kes dikare şaxê ku lê digere bibîne. Ma tu dixwazî bibe çi, şemitok
Tu le poet son fu./ bu söylevin dilimin üzerinde bıraktığı tat, tereyağı ve bal sürülmüş kızarmış ekmeğin, o ilk ısırılışındaki çıtırtılı ama aynı zamanda yumuş yumuş oluşu
İnci Küpeli Kız
İnci Küpeli Kız
Gönderi kullanım dışı
Reklam
Tu le poet son fu / Bütün şairler çılgındır.
Ortaçağ’da aşk, insanları ve göklerdeki cisimleri hareket ettiren, hem psişik hem de somut bir kuvvet olarak görülürdü. Dante için aşk, sadece bir heves ya da tüm varlıklarda bulunan bir arzu değildir; hem fiziksel hem ruhsal özellik gösteren, her şeyi birbirine bağlayan, kozmosu bir arada tutan ve hareket ettiren evrensel bir ilkedir: “Ne creator ne creatura mai/ ...fu senza amore/o naturale o d’animo; e tu 'l sai” (Purgatorio, XVII) [ya do­ğal yollarla ya da bildiğin gibi, usun güdümüyle / Ne Yaradan ne de Onun yaratıları aşktan yoksundur
Her ne zaman okusam Şao Lingin (Tu Fu) şiirlerini, Her geyin ilkesiyle yüz yiüze bulurum kendimi.... Ab! Burada bana yoldaşlık etmek için Kalkıp da gelebilseydi ölülerin arasından! Yaşlılığın önünde savruluyor bedenim bir o yana bir bu yana Sıkıntılarım arasında habire yol sormaktayım. Çu sınırlarının ötesinde geniştir yeryüzü. Dalar beş gölün içine, basıktır gökyüzü. Bulutlar, bakryorum da sıvışıp gidiyorlar Ruhumu da beraberlerinde sürükleyerek. Mehtapta durmadan yürüyorum sesiz, benim gölgem de Ay gibi kimsesiz... Sonbahar rüzgarıyla hüznüm yükselir e doğduğum alemin hatıralarının gölgesini bana sadece o garip türküm getirir. Wang An-ih
Zanaat Moğolların zanaatlar üzerindeki etkisi çok daha belirgindi. İlk gün­lerden beri zanaatkarlara değer vermişlerdi ve onları koruyup destek­leyecek önlemler almışlardı. Kubilay da Çin'de gücü ele geçirince Mo­ğol atalarının siyasetini izleyip halkın önem verdiği ve gerek duyduğu nesnelerin üretilebilmesi için çok sayıda zanaatkar sağladı.
Reklam
...Bu sırada Bayan güçleri teker teker kentleri ele geçiriyordu. Çoğu kentte Sonğ birlikleri ve halk teslim oluyordu. Sonğ savunması çökü­yordu. Yine de dul imparatoriçe boyun eğmektense, eşitler arasında bir uzlaşma sağlamak peşindeydi. 23 Aralık 1275'te Sonğ yönetimini dü­zenli haraca bağlamak karşılığında Bayan'ı seferinden caydırmak üzere bir
Phags-pa Lama ruhani ve dini konularda son sözün sahibi oldu, Kubilay da dünyevi konuları üstlendi. Kubilay, özel dini nasihatler aldığı zaman, Tibetli rahipten daha alçakta oturacaktı. Ancak, Kubilay halkın önünde kamu işlerini yaparken, Phags-pa Lama'dan daha yüksekte oturacaktı. İki adam da böyle uzlaşmayı kabul ettiler. Kısacası, Kubilay
Taocular, 4. yüzyılda Vanğ Fu (mahlası Ci Gonğ-tsı) tarafından yazılmış Hua-hu Cinğ (Barbarların Dine Döndürülmesi Külliyatı) eserinde geliştirdiği Hua-hu öğretisini benimseyerek saldırıya geçmişlerdi. Bu yoruma göre, Taocu bilge Lav Zı [Lao Tzu], Çin'de değil, Batı bölgelerinde ölmüştü, bu da bu durumda Hindistan anlamına geliyordu. Yaşamı
İkinci türeyiş efsanesi So (Şu) veya Suo efsanesidir. Buna göre Tüküelerin ataları, Hunlarm kuzeyinde bulunan So Devleti’nden gelmektedir. Kabilenin şefi, on yedi erkek kardeşi olan A-pang-pu idi. Bir dişi kurt tarafından dünyaya getirilen erkek kardeşlerinin birinin adı İ-çi-ni-şi-tu’dur. Kardeşlerin hepsi, A-pang-pu ile erkek kardeş leri, uzuvları eksik, olarak dünyaya gelmişlerdi. Bu yüzden sonunda devletleri saldırıya uğrayarak yıkıldı, yok edildi. Fakat bir peri, İ-çini- şi-tu’ya dokuna rak onu öyle bir yetenekle donattı ki, yağmurlar yağdırabiliyor, rüzgarlar estirebiliyordu. İki kadınla evlendi. Rivayete göre kadınlardan biri yaz tanrısının, diğeri kış tanrısının kızıydı. İçlerinden biri dört oğlan çocuk dünyaya getirdi. Oğlanlardan biri beyaz bir kuğuya dönüş lü. Diğeri, A-fu ile Kien nehri arasında kalan topraklarda bir devlet kurdu. Devlete K’i-ku denildi. Üçüncü oğlu Ç’u-çe (Yenisey) nehri kıyısında hüküm sürmekteydi. Dördüncüsü Tsien-Sse-ç’u-çe-şi dağının eteklerinde yaşıyordu. Bu oğlan, dört çocuktan en büyüğüydü. Bu dağın tepesinde A-pang-pu kabilesinin başka kolları da yaşıyorlardı. Oralarda hava çok soğuk olduğundan, oğlanların en büyüğü, kabile insanlarının ısınmaları ve hayatta kalabilmesi için ateş yakıyordu. Böylece hayatta kalmayı başardılar ve en büyük oğlanı reis tayin ederek ona Tu-küe adını verdiler
Reklam
Prof. D.W. Eberhard 480 'li yıllarda Fu-fu'lo'ların Juan-juanlar'a tabi olduklarını, sonra onlardan ayrıldıklarını söylüyor. Bilindiği gibi Prof. Eberhard Çeçenler'den Juan-juan'lar diye söz etmektedir. Yine aynı eserde Tu-cüeler'in (Türkler) Ecdad mağarasından çıktıkları ve Juan-Juanlar'ın demircileri oldukları geçiyor. Yue-anlarla Juan-Juanlar önceleri dostmuş, sonradan düşman olmuşlar, To-balar'a hokkabazlar sunarak Juan-Juanlar'a karşı yaptıkları savaşlarda kendilerine yardım etmelerini istemişler. Juan-Juanlar 460 yılında Gü-şılar'ın yurtlarını istilâ etmişlerdir. Bu arada Hu-Guolar'da 502-566 yılları arasında Juan-Juanlar'a tabi olmuşlar. Garpte Yen-çi, şarkta Cau-h'yen ve şimalde Baykal gölüne kadar uzanmışlardır. Bu arada ilginç bir görüşü de aktarmak isteriz. Avarlar, Sibirya-Ural-Kore-Moğolistan ve Türkistan gibi geniş toprakların hakimi Cücen Türk İmparatorluğu'nun boylarından olup, Göktürk isyanı sonucu batıya çekilen Türk kollarından biridir. Burada Avar kavramı içinde Çeçenlerden de söz ediliyor.
Peygamber aşığı Ali ulvi kurucu dan tavsiyeler
Hz peygamber şöyle buyurmuştur Rabbim bana dokuz ahlakla ahlaklanmami dokuz hasleti dokuz huyu ahlak edinmemi emrediyor. Ben de size ey ummetim bu dokuz huyu ahlak edinmenizi emrediyorum 1Hasyetullah 2Ve kelimetul adli 3Vel kasd vel fakru gina. Zengin fakir bolluk darlikta iktusattan ayrilmayacaksin.israf yok 4ta'fu ammen zalime. Zulmedeni affedeceksin 5gelmeyene gideceksin. ve tasilu men kata'a 6vermeyene vereceksin. Ve tu'ti men haramek 7konusman zikir olacak. Ve en yekune nuthuke zikran 8susman tefekkür olacak. Ve sumtuke fikran 9bakışın ibret almak için olacak. Ve nazaratuke ibraten
Geri13
58 öğeden 46 ile 58 arasındakiler gösteriliyor.