Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
20. yüzyılda Batı romancıları, yazar olarak metinde kendilerini hissettirmemek için yeni anlatım yöntemleri aramışlar ve bu bakımdan Türk romancılarına da örnek olmuşlardır.
Sayfa 36 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okuyor
Türk Fırtınası diyor ki;
KİTAP KILIĞINDA Kİ GEMİMİN ROTASINI ZULMÜ BİTİRMEK OLARAK ÇİZDİM, ŞER DENİZİNDE DÜMENİ ÜZERLERİNE KIRDIM VE İŞİ BİTİRDİM Büyük atam Atatürk; Sizden sonra emperyalizmin yerli işbirlikçileri büyük bir kuyruk acısı çekerek bize çektirmedikleri acı kalmadı. Beyin savaşları komutanı olarak sizin emrinizde kitabımı Nutuk kitabınızın bir devamı ve
Reklam
Bunu önemli vurgulamak zorundayım: Artık dünyada eski devirlerde olduğu gibi, zafere ne top tüfekle ne de birkaç kahramanın verdiği mücadeleyle ulaşılıyor. Tıpkı Türk devletinin, onca askerle PKK'ya karşı sağlamakta geç kaldığı düzen gibi. Bu nedenle Çatlı fanatiklerinin iyi niyetle söyledikleri fakat gerçeklerle tam olarak bağdaşmayan 'Çatlı ASALA'nın kökünü kazanmıştır' söylemi koskoca Türk devletine karşı hakaret olur diye düşünerek, dostlarımızın mütevazi davranmalarını rica ediyorum. Devir, siyasi güç devri. Hangi ülkeye başka devletlerce destek sağlanıyorsa,bu ülke kutlu oluyor. Tıpkı PKK ve ASALA örneğinde devletimize başka ülkelerin sağlamadığı destek, ancak Çatlı Teşkilatının bunlara karşı direnmekte göğsünü siper etmekte çekinmediği gibi.
Bir Düğün Gecesi (Adalet Ağaoğlu), 1970'li yıllardaki Türk toplumunun genel bir tablosunu sunan, o dönemi ilerici ve gerici tipleri ile yansıtan ve bundan ötürü, bir yönüyle panoramik bir roman. Ama aynı zamanda birkaç aydının birey olarak iç dünyalarında yaşadıkları sarsıntının anlamını irdeleyen ve bundan ötürü başka bir yönüyle de dramatik bir roman.
Sayfa 34 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okuyor
Bir Düğün Gecesi (Adalet Ağaoğlu), bir yönüyle 12 Mart romanları arasında yer alırken, gerçekçi romandan modernist romana kayışıyla da, daha sonra gerçekçi yöntemden büsbütün uzaklaşan 1980'li yılların romanına bağlanır. Ayrıca hayal kırıklığına uğramış ve politikaya küsmüş devrimci küçük burjuva aydınının çıkmazına ve içine düştüğü bunalıma eğildiği için de 1980 sonrası depolitize romana geçiş niteliğinde olduğu söylenebilir.
Sayfa 34 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okuyor
Türkler umutlari çalınmış ağlayan bir kadının içinde kurduğu intikam planı gibidir Türk devletini duygusal görüp fazla küçümsüyorsunuz İngilizler kendilerini haklı olarak çok zeki zannediyor revolver filminde bir cümle geçer daha zeki olmanın tek yolu daha zeki bir rakiple oynamaktır Türkler bizim gibi zeki bir rakiple oynadı şimdi daha hazırlıklı ve tecrübeli şekilde oyun kuruyorlar avcılık yaparken av olmayın
Reklam
Ey Türk ili! Viranhanelerinin enkazıyla mamureler süslenir. Sen nasıl bir ocaksın ki, soğumuş küllerinde ateşler gizlidir. Baykuşlarından bülbül sedası gelir... Ey Türk kadını! Irkında ne icazkâr bir feyz vardır ki, hem mevte asker yetiştirir, hem ebediyete hüner eriştirirsin!
(Sevgi Soysal'ın) Şafak (adlı romanı), 12 Mart döneminde yaşanan karabasanı okura duyurabilen bir yapıt olmakla birlikte, bu başarısı onu kalıcı kılmaya yetmiyor. Romanın iki merkez kişisi aracılığı ile dile getirilen ana tema, yani küçük burjuva kimliğinden sıyrılıp işçi sınıfı ideolojisine içtenlikle sarılarak devrimci olabilme çabası, ancak romanın yazıldığı yıllar için güncel bir sorundu. Toplumsal koşulların hızla geliştiği Türkiye'de bu konu güncelliğini yitirmiş olduğundan, Şafak bugün sanatsal değerinden çok tarihsel değeri için okunan 12 Mart dönemi romanlarından biri olacaktır herhalde.
Sayfa 32 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okuyor
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, bir gencin çocuk yaşta bacağında başlayan rahatsızlığın uzun süre hayatını etkilemesi sonucu yaşadığı fiziksel ve ruhsal sıkıntılarını anlatıyor. Kitabın ilk başlarında hastalık o kadar iyi tasvir edilmiş ki, resmen o acıyı hissediyorsunuz ve o korku bütün bedeninize yayılıyor.Pansuman olurken yanında siz de varsınız ve bütün süreçte siz de acı çekiyorsunuz gibi.. Doktor doktor gezip, bacağını kaybetme ihtimalini duyan genç, stresten uzak durması sonucu iyileşebileceğini de biliyor. Ama bu strese aşk ve yalnızlık da eklenince maalesef hastalığı daha da ilerliyor ve sonucunda uzun bir süre hastanede tedavi ediliyor. Bu tedavi sonucunda ayağı kurtuluyor ama sevdiği kişi başkasıyla evleniyor. Peyami Safa’nın şaheserlerinden olan bu eser Türk edebiyatında “insan ruhunun derinliklerinde ve labirentlerinde dolaşan ilk roman “olma özelliğine sahip. Aynı zamanda Tanpınar tarafından “acının ve ıstırabın yegane kitabı” şeklinde tasvir ediliyor. Peyami Safa’nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden izler taşıyan eser de, duygular yoğun bir şekilde aktarılmış ve bilinmeyen kelimelerin anlamları verilerek okuma daha da keyifli hale getirilmiş. Bu kitabı okuduktan sonra Peyami Safa’nın diğer kitaplarına da merakım arttı. Umarım en kısa zamanda okurum.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102bin okunma
Türk edebiyatının zirvesi.. (Bence)
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.