Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Atsız'ın dîvan edebiyatına ait bazı görüşleri de, Hasan Âli'nin Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış kitabını eleştiren "Alaylı Âlimler” başlıklı yazısında bulunmaktadır. Atsız burada divan ve halk edebiyatını da karşılaştırmaktadır: "Divan edebiyatında Türk duygusunun kaybolduğunu kimse çıkıp da iddia edemez. Divan edebiyatı
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Bir Osmanlı Uygarlığı vardır şimdi : Bu uygarlık ,eski Selçuklu başkenti Konya'nın sahipleri Karamanogulları Beylğiinde, Kastamonu Beylğiinde ve Ak Koyunlularda açılıp gelişmiş olan değerleri tek bir potada eritmektedir. Bu uygarlıkta kültür , Arap ve İran geleneğine alabildiğince bağlı kalmaktadır ; çünkü ilahiyatçılar ve hukukçular, düşüncelerini Kur'an dilinde dile getirir ve mistikler, şairler ve her türden anlatıcılar , sık sık Farsça 'dan yaralanırken , Türk edebiyatı , özellikle çevirirlerle yetişmektedir. Bu edebiyat mistik ya da İran'ın, kimi zamanda Araplarının epik temaslarını geliştirir ve _yurttaşların çoğunun anlamaması bahasına_ Türkçe yazdıklarını Farsça düşünmeye kendini vermiş okumuşlar ulaşır . Aslında hala yolunu aramaktadır bu edebiyat.
Sayfa 571 - SayKitabı okudu
''Şairler ilginç insanlar, insanı hatırlamaya ve unutmaya zorluyorlar.''
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
''İki dünya var,'' demişti Can'ın babası, ''birinde biz yaşıyoruz diğerinde şairler.''
Sunuş
Şiir, nesir, ve fikir dünyamızın müstesna bir ismi olan Abdurrahim Karakoç, yirminci asır Türk edebiyatının önemli onemli ediplerinden; inanç, ideal, kültür ve aksiyon adamlarından; üslup sahibi naşirlerinden; son devir Türk şiirinin şahdamarlarından ve "dünün, bugünün, yarının” şairlerindendir. Gazetecilik ve yazarlık da yapan, pek çok
Sayfa 3 - Altınordu YayınlarıKitabı okudu
o zamanki devrin, yani bu meşrutiyet devrinin eski tanın­mış şairleri onun "şöhret-i sehile" sandıkları şöhretini galiba bi­raz kıskanarak, biraz da şaşmışlar olacaklardı. kolay sandıkları bu şöhretten galiba biraz alınmış olacaklardı ki günün birinde zarafet meraklısı cenab şahabeddin "evvelce şiirler vardı; şair­ler laedri olabilirlerdi. şimdi ise şairler meşhur. lakin şiirler la­edri!" diyordu.
"İzmir'den Sesler Hakkında"
Aruz veznini, yalnız, bize yabancı olduğu için bırakmadık. Zaten, artık aruzun bize büsbütün yabancı olduğu da iddia olunamazdı. Çünkü 8‐9 asırdan beri Türk şiirine giren, binlerce Türk şairleri tarafından işlenen aruzun üzerinde, hiç şüphesiz, bizim de büyük bir hakkımız vardı. Binaenaleyh biz, hece kadar olmasa bile, yine kendi malımız olan
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.