“Ey bu dünyanın seçkin evladı olan alimler, yazarlar, şairler aklınıza gelen bunca derin fikrin küllerini kıyamet rüzgârı nereye savuracak?”
Sayfa 51 - İrfan BeyKitabı okudu
Şahîne Bekir Soreklî
Kürt edebiyatının gelişmesi, ilerlemesi için; kendimizi Türk, Arap, Fars edebiyatının etkisinden kurtarmalıyız ve kendi edebiyatımıza yeni bir şahsiyet kazandırmamız lazım. Eski şeyleri, paslanmış meseleleri yerinde bırakıp yeni bir düşünce tarzına yönelmeliyiz. Eski nesil yazarlar ve şairler öylesine çok Kürtleri methettiler ki, sonraki iki nesle bile yeter. Şimdi kendimizdeki eksiklikleri aramamız gerekir. Hastalıklarımıza ilaç bulmalıyız, insanlarımızın yanlış yapmamaları için yol göstermeliyiz, varlığımıza sahip çıkmalıyız, kökenimizi araştırmalıyız ve bunları günümüzün yaşamıyla ilişkilendirmeliyiz. Kürt yazar kendi halkının sosyal ve siyasal gerçeklerini objektif bir şekilde ele almalı ve negatif bir şekilde onları gözden geçirmeli. Biraz durup etrafımızı iyice gözlemlememiz gerekir. Acaba eski neslin ve bir önceki neslin sloganları bizi nereden nereye getirdi? Acaba yararlı mıydı, zararlı mıydı? Acaba var olan partiler doğru yolda mı, yanlış yolda mı? Acaba Kürt yazar hangi rolü oynuyor, yüklendiği rol doğru mu? Binbir değişik soru sormalıyız kendimize ve vicdanımızın sesine kulak verip korkusuzca cevap vermeliyiz bu sorulara. Unutmamalıyız ki dünya bizi değiştiriyor. Şayet biz zamana ayak uydurup ilerlemezsek, diğer halkların gerisinde kalacağımız kesin. Kürt yazarlar için şimdi her şeyden önce bir organizasyon gerekli, çalışkan ve iş yapan bir organizasyon, kağıt üzerinde bir organizasyon değil. Bu örgüt için de zamana uygun çağdaş bir dergi gerekli.
Sayfa 389Kitabı okudu
Reklam
''İki dünya var,'' demişti Can'ın babası, ''birinde biz yaşıyoruz diğerinde şairler.''
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs 2013 tarihli grup konuşmasında bu Necip Fazıl’dan şöyle söz etmiştir: “Nesillere istikamet çizmekle geçen ömründe sadece teoriyle meşgul olmamış, eğilmeden bükülmeden hayatını da bir miras olarak bize devretti.Necip Fazıl’ın “nesillere istikamet çizdiği ” doğru, ama bu istikametin iyi bir istikamet olduğu çok şüpheli.Necip Fazıl’ın “eğilmeden bükülmeden'” bir hayat sürdüğü ise hiç de doğru değil. Sadece Menderes önünde defalarca eğilip büküldüğünün belgelerini biraz önce gördünüz. Necip Fazıl ,25 Mayıs 1980’de Türk Edebiyatı Vakfı’nca “Sultanü’ş Şuara” (Şairler Sultanı) ilan edilmiştir. Bu haberi kendisine ulaştıranlara, “Unvanı boş verin, para var mı para! ” demiştir.
Sayfa 161Kitabı okudu
“Şuarâ-yı cedide” diyeceğimize “yeni şairler” , “edebiyat-ı Türkiye” diyeceğimize “Türk Edebiyatı” , “tabiiyat” yerine “tâbiilik” , “serbestî” yerine “serbestlik” , “muciz bir ifade” yerine “icazlı bir ifade” demeliyiz.
Selçuk devleti eski İran gelenekleriyle İslâm dini esası üzerinde kurulmuş bir Türk devleti idi. Türk türesi ve gelenekleri halk arasında çok kuvvetli idi. Selçuk sultanları pek yüksek ahlâklı, doğru duygulu kimselerdi. Oğuz boylarını parçalayıp dağıtarak yeni kurdukları Türkiye'de boyculuk ve urukçuluk zihniyetinin yerleşmesine engel olmuşlardı. Alp Arslanın ve Melikşah'ın veziri olan İranlı Nizâm ül - Mülk memleketin birçok yerlerinde medreseler yani üniversiteler açarak ilmin ilerlemesine çalışmıştı. 1066'da Bağdat'ta kurduğu Nizâmiye medresesi pek ünlü olup hem müderrislerine yani profesörlerine, hem de öğrencilerine aylık bağlanmıştı. Koca Türkiye'nin her tarafı, hükümdarların ve beğlerin yaptırdığı yol, köprü, kervansaray, hastane, medrese ve imaretlerle dolmuştu. Selçuk hükümdarları ve şehzadeleri bilginleri, şairleri korurlardı. Selçuk devleti bir Türk devleti olmakla beraber bunların çağı en çok İran edebiyatının gelişmesine yaramıştır. Melikşah ve diğer bazı Selçuk prensleri de Farsça şiirler yazmışlardı. Türk ırkından olan bir takım şairler de Farsça şiirler yazarak Acem edebiyatına hizmet etmişlerdir.
Reklam
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.