Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Bir Osmanlı Uygarlığı vardır şimdi : Bu uygarlık ,eski Selçuklu başkenti Konya'nın sahipleri Karamanogulları Beylğiinde, Kastamonu Beylğiinde ve Ak Koyunlularda açılıp gelişmiş olan değerleri tek bir potada eritmektedir. Bu uygarlıkta kültür , Arap ve İran geleneğine alabildiğince bağlı kalmaktadır ; çünkü ilahiyatçılar ve hukukçular, düşüncelerini Kur'an dilinde dile getirir ve mistikler, şairler ve her türden anlatıcılar , sık sık Farsça 'dan yaralanırken , Türk edebiyatı , özellikle çevirirlerle yetişmektedir. Bu edebiyat mistik ya da İran'ın, kimi zamanda Araplarının epik temaslarını geliştirir ve _yurttaşların çoğunun anlamaması bahasına_ Türkçe yazdıklarını Farsça düşünmeye kendini vermiş okumuşlar ulaşır . Aslında hala yolunu aramaktadır bu edebiyat.
Varlık'ta yayımlanan ilk şiirlerinde Mehmet Ali Sel, bazı çevirilerinde Adil Hanlı imzasını kullandı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şeflerinden Bando Heyeti Başkanı Mehmet Veli Kanık'ın oğlu. Yazar Adnan Veli Kanık kardeşidir. Çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir semtlerinde geçti. Galatasaray Lisesi'nde yatılı olarak
Tomris Uyar 'ın ilk eşiydi. Aynı kolejde okumuşlardı, birbirlerini okurken sevmiş ve mezun olduktan sonra aşklarını evlilikle taçlandırmışlardı. Ülkü Tamer de şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmendi. Hatta Cemal Süreya ile "Papirüs" isimli bir dergi çıkarıyorlardı ve kurucuları arasına daha sonra Tomris Hanım da eklenecekti.
Fuzûlî, dünyadaki güzelliklerin aslında ilahi güzelliğin bir yansıması olduğunu ve bir kişiye duyulan aşkın gerçekte o kişide bulunan ilahi unsur olduğunu kabul ederek, Kur’an ve sünneti, peygamber gibi yaşamayı amaçlayan tasavvuf doktrininin temsilcisi olmuştur. Eserlerinde Kur’an, sünnet, hadis ve kıssalara fazlaca yer veren Fuzûlî’de aşk ise, alelade bir eğlencenin ötesinde, bütün benliğini feda ettiği ilahi bir tutkudur. Şiirlerinde görülen aşk tipleri, gerçek muhatap olan Allah’ı arayan “Mecnûn”lardır. Fuzûlî, insanlığı yücelten iman ve salih ameli gaye edinen şiirler peşindedir. Ancak buna çalışırken de kuru ve yavan bir didaktikliğe düşmemiştir. "Leylâ vü Mecnûn" mesnevisi, her ne kadar, bireysel hayatla ilgili olan aşkı konu edinse de hayatın her safhasına tesir eden dinin etkisindedir. Hem Fuzûlî’nin almış olduğu eğitim ve yetişme tarzı hem de dönemin sosyal ve kültürel şartları, böyle bir eserin ortaya çıkmasında, çok önemli etkenler konumundadır. Zira bu eser XIII. asırdan itibaren tevhid, aşk ve marifet kavramları üzerinde şekillenmeye başlayan İslami edebiyatın olgun bir sentezi konumundadır. Eserin kökenine dair bulgular henüz netleşmemiştir. Şimdilik VII. yüzyıla kadar götürülmekle birlikte İslâm öncesi hatta M.Ö 4000’lere, Sümer ve Asur kaynaklarına dayandırıldığı da görülmektedir. Arap, Fars ve Türk edebiyatı sahasında farklı şairler tarafından kaleme alınan Leylâ vü Mecnûn eserini zirveye çıkaran Fuzûlî, minyatür, opera, piyes ve sinema gibi çeşitli sanatlara kaynaklık etmiştir.
Lise yıllarımızda saf şiirin kurucusu, akşam şairi gibi isimlerle tanıdığımız; O Belde, Merdiven gibi şiirlerine hayran olduğumuz Ahmet Haşim'i bu kez düzyazılar aracılığı ile tanımak istedim ve Bize Göre'yi okudum.
Üniversitede de Türk Dili ve Edebiyatı bölümü okumuş biri olarak düştüğüm bir hatayı farkettim bu kitabı okuduktan sonra.
Video: youtu.be/XQZb96YFS3I
Diğer Mahir Ünsal Eriş İncelemeleri
1. Babil Kulesi Kitabı: youtu.be/b_FuYEMqJR0
2. Benim Adım Feridun: youtu.be/Z4H_p9E-fQE
Olduğu Kadar Güzeldik.
Mahir Ünsal Eriş'ten okudum 6. kitap.
Mahir Ünsal Eriş'i Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde ile tanıdım. Daha sonra; Kara Yarısı ve
"KUĞUNUN SON ŞARKISI"
ŞEYH GALİP
Ger zi sırr-ı aşk güftârest ba'd ez hâmuşî
Ez sühan bâlâ çi esrârest ba'd ez hâmuşî
**
"Sustuktan sonra söylenen sözler eğer aşkın sırlarına dairse,sözden daha yüksek ne vardır?"
18. yy zirve Divan Şairi Şeyh Galib.
Mevlevi ailede doğan,bu meşrep içerisinde yetişip gelişen ve
Şiir, nesir, ve fikir dünyamızın müstesna bir ismi olan Abdurrahim Karakoç, yirminci asır Türk edebiyatının önemli onemli ediplerinden; inanç, ideal, kültür ve aksiyon adamlarından; üslup sahibi naşirlerinden; son devir Türk şiirinin şahdamarlarından ve "dünün, bugünün, yarının” şairlerindendir.
Gazetecilik ve yazarlık da yapan, pek çok
Şair ve yazar. 1946, Eskipazar / Karabük doğumlu. Ortaöğrenimini Hasanoğlan ve Pazarören öğretmen okullarında tamamladı. Dört yıl köy öğretmenliği yaptıktan sonra girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Anadolu’da çeşitli ortaokul ve liselerde (1978-79), ayrıca Gazi Eğitim Enstitüsü’nde (1979-81)