Kadın mesafeli bir yerden başka birinin sesiyle konuşuyordu. Oraya nasıl ve ne zaman gitmişti, adam mı göndermişti yoksa taksi tutup kendi mi gitmişti?
"Hikaye" dedim. "gel seninle anlaşalım. Sen yarım kal, adını da yarım kalan hikaye koyalım" "sen zaten neyi tamam ettin ki?" dedi bana "Aslında tam diye bir şey yoktur" dedim. "Her tam bir üst yarımın alt basamağıdır. Yani yarım da bir bütündür."
Reklam
Bu nasıl sevgi böyle? Bu nasıl tutku? Bu nasıl özlem? Ne zaman gözlerini görsem bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum.
Seni budala! Yazmak istedin ve yazmayı denedin, oysa yazacak hiçbir şeyin yoktu. Ne vardı kafanda? Bazı çocukça yaklaşımlar, olgunlaşmamış hisler, hazmedilmemiş bir sürü güzellik, kapkara bir cahillik yığını, patlayacak kadar aşkla dolmuş bir yürek, aşkın kadar büyük ve cehaletin kadar yararsız bir tutku. Yine de yazmak istedin! Oysa, yazacak bir şeyler bulmanın eşiğindesin daha. Güzellikler yaratmak istedin ama, güzelliğin doğası hakkında hiçbir şey bilmezken bu nasıl olacaktı? Yaşamın temel niteliklerini bilmezken, yaşam hakkında yazmaya kalktın. Dünya ve varoluşun düzeni hakkında yazmak istedin, oysa senin için dünya bir Çin bilmecesinden farksızdı ve bilgisizliğini kâğıda dökebilirdin ancak. Ama neşelen Martin, evladım. Yazmayı başaracaksın. Bir şeyler öğrendin, az bir şeyler; daha fazlasını öğrenme yolunun başındasın. Bir gün, şanslıysan eğer, bilinecek her şeyi öğrenmeye çok yaklaşacaksın. O zaman yazabilirsin.
Mutlu yaşam, tutku ve korku üzerinde mantığın ve düşüncenin elde ettiği bir zaferdir.
Gerçek, en korkunç kabuslarından bile daha kötüydü.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.