Bir tüy, bir mürekkep hokkası ve bir kâğıt beni her zaman bir kılıçtan ya da tabancadan daha çok korkutmuştur.
Sayfa 38 - I. CiltKitabı okudu
Sezai Karakoç
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli
Öyle bir hayat yaşadım ki!
Siz hiç babanızı öldürdünüz mü?
Ben öldürdüm.
Her gece ağlaya ağlaya,
Farklı senaryolar eşliğinde öldürdüm babamı.
Ağladım, öldürdüm, daha çok ağladım,
Daha çok öldürdüm.
Ağladıkça hafifledim...
Babam öldü, ben tüy gibi hissettim.
- Yalnız ağlayanın yüreği katılaşırmış. Bir daha yalnız ağlama. Ağlarsan bana haber ver.
- Neden?
- Çünkü derler ki, iki kişi tutunca tüy bile hafifler.
Sözün Değeri (Kore yapımı film)
İşte ümit etmenin sonu budur. Avcunu yalarsın. Yine de o kadını bulamaman iyi oldu. Asla sesi kadar güzel olamazdı. Yanan gümüş gibi, nehir taşlarına vuran ay ışığı gibi, dudaklarına değen bir tüy gibi parlak ve müthiş sesi kadar güzel olamazdı.
Taşı bile severdim
Birisi tüy kadar dokunsaydı bana.
Sayfa 67Kitabı okudu
Romeo;
Ey kavgacı sevgi!
Ey sevilen nefret!
Ey hiçten yaratılan şeyler!
Ey ağır hafiflik! Ciddî hoppalık!
Güzel şekillerin biçimsiz kargaşası!
Kurşun tüy, parlak duman,soğuk ateş,hasta sağlık!
Hep uyanık uyku!
Ey kendisi olmayan!
Duyarım bu sevgiyi, ama zevk alamam ondan.
Sayfa 7 - Remzi KitabeviKitabı okudu
