İki insanken bir olma rüyası-: Doğrusu bu uydurmanın tesiri bazı anlarda gecenin sınırlarını aşan bir rüyanınkinden farklı ol muyor, şu anda akılla hiç alakası olmayan bir duygu halinde iman ile inkar arasında gidip geliyordu.
Hisleri gerçekliğe geri döndüren ancak vücutların etkilenemez yapısı oldu. Bu vücutlar, birbirlerini sevdiği için, aranan bakışların karşısında varlıklarını, arzu cereyanları içinde süzülen tavuskuyruğu misali yenilenen şaşkınlık ve vecdle yaydılar ama nazar, sevginin sevgiye oynadığı oyunun yüzlerce gözüne takılmakla kalmayıp onun ardında düşünen ve hisseden varlığa nüfuz etmeye çalışır çalışmaz bu vücutlar, tüyler ürperten birer zindana döndü.
Vücutlardan biri, daha önce de sıkça olduğu gibi kendini yine öbürünün karşısında buldu ve ne söyleyeceğini bilemedi, çünkü özlemin, söyleyeceği veya tekrarlayacağı her şey için, ayak basacak zemin bile bulamadan karşı tarafa doğru iyice eğilmesi lazımdı.
Peri masallarında neden böylesine acımasız bölümler olduğunu sormak fazlasıyla anlaşılırdır. Bu fenomen dünyanın dört bir yanındaki mitlerde ve folklorda bulunur. Bu masalın tüyler ürpertici sonu, manevi kahramanın başladığı bir dönüşümü tamamlayamadığı masal sonlan için tipiktir.
Psikolojik olarak, acımasız bölüm, buyurgan bir psişik gerçeği iletir. Bu gerçek o kadar acildir -ve aynı zamanda da “Ah, hımm, anlıyorum,” diyerek görmezden gelen kişinin güle oynaya kendi kötü yazgısına doğru yürümesi o kadar kolaydır— ki, daha hafif sözlerle anlatılırsa, uyanlara kulak asmayabiliriz.
"Hayatın tüy kadar hafif olduğunu düşünüyoruz; ama bu hayatlarımızı boşa harcadığımız anlamına gelmez, hayatı tüy kadar hafif bir şey olarak sevdiğimizi gösterir. Tüyler çok uzağa, hızla uçar."
Bu arada Süleyman kuşlarına seslendi: “Sebe Sultanı ve yanındakiler için yatak yapın!”
Kuşlar emri alır almaz Kudüs göklerini renk renk kapladılar. En uzak
yerlerden çıkıp gelmiş kuşlar sultanın emrine amadeydi. Sebe Melikesi
ve tebaası için silkelendiler. Süleyman hanesine yumuşacık renkli tüyler
bıraktılar. Hizmetliler kuş tüyü yastıklar, döşekler, yorganlar hazırladılar. Kolaylık, rahatlık ve ihtişam alabildiğineydi ve böylesi görülmemişti. Hoş, nahif, ferah esintiler içinde misafiri beklediler.