Suçluluğun font origiosunu ararken, iki eylem ve fantezi kaydına erişiriz. Bunlardan biri, çocuklukta sıklıkla rastlanan olay ve deneyimlerden oluşur. Diğeri ise yine yeterince yaygın olmakla birlikte o kadar da sık görüldüğü söylenemeyecek bazı gelişmelerden müteşekkildir. İlk kategori, şunlara yol açar: (i) yok etme suçluluğu, (ii) epistemik suçluluk, ve (iii) Oidipal suçluluk. İkinci kategori ise şunlara: (i) ayrılma suçluluğu, (ii) tetiklenen suçluluk, (iii) ödünç suçluluk, (iv) emanet suçluluk, (v) sağ kalanın suçluluğu. Elbette bu son dörtlü, her ne kadar özgün ve tesadüfi olaylardan kaynaklansalar da ahlaki huzursuzluğun yaygın kökenlerini hemen sömürebilir; yani, iki geniş suçluluk kategorisini (yaygın ve özgün) iç içe katabilir. Waelder’in (1936) “çoklu işlev ilkesi” her tür ruhsal fenomen gibi suçluluğa da uyarlanabilir.