Bakara suresi 2/256 da şöyle yazar.Dinde zorlama yoktur.Bu yapan anne,baba olsa da böyledir.Patron olsa da böyledir.Padişah olsa da yine aynı.Kılıç zoruyla değil, başka yollarla dahi imana bi kişi zorlanamaz.Dilerse iman eder, dilerse kafir olur.(Kehf 18/29) Dilerse şükreder, dilerse inkar eder.(İnsan 76/3)
Peygamberimiz(sav) bu konuda örneklerin
Uhud da ayneyn tepesindeki sahabenin kim olduğunu hiç bir kayıtta bulamazsın.
Ama komşu evine ne almış
Akraba akşam yemeğinde ne yemiş
Kardeşin ne yapmış
Gelin ne demiş hepsini biliyoruz
Sahabe ile aramızdaki farka bi bak bakalım eksiklik bizde mi onlarda mı?
*"İnne meıye Rabbi, seyehdin!”*
Bu Ayet-i Celile’yi dağlara taşlara haykırmak, her gördüğüm yere yazmak istiyorum BÜYÜK HARFLERLE..
*"İNNE MEIYE RABBİ, SEYEHDİN..!”*
Belki bir çoğumuz ilk defa işittik, Rabbimizin bize böyle bir vahiy indirdiğini..
Belki yüzlerce mukabeleye gittik, defalarca kendimizde okuduk ama birazdan ilk defa
Peygamber Efendimiz (sav) ‘in bir günü…
Uhud günleri değil, Bedir değil. Hendek, Hicret yolculuğu ya da Miraç gecesi de değil kitapta yazılan…
Efendimiz’in sıradan bir günü. Edebiyle, kulluğuyla, merhametiyle, tebessümüyle, beşeriyetiyle, tefekkürü ile sıradan bir günü.
Eris kuyusunun kenarındaki taşların üstüne oturup, ayaklarını kuyuya
Birinci kitabı yani Mekke Dönemi için yazılan kısmı daha önce okumuştum. Bu da linki #117490546 ..Çünkü Mekke olmadan Medine, Medine olmadan Mekke olmaz.. Yazarlarımızı ve Mekke dönemini birinci incelemede anlatmıştım..Eyüp Sultan'ın evinde kaldığı dönemde birinci kitap sona ermişti..ikinci kısımda, bu kısmın devamı
Bu inceleme, kitabı bana Kitap Paylaşma Etkinliği ( #31517587) kapsamında hediye eden
Burak Bey'e ithaftır. Aldığım hediye kitapların içinde en güzellerinden.. Teşekkür ederim :)
Siteye kaydolmama vesile olan kitaptır Yedi Güzel Adam. "Yedi Güzel Adam kim yahu? Herkes onları
Sonradan Müslüman olan, hatta bir süre ashab gibi inancını gizlemek zorunda kalan Saltuk Buğra Han, görmüş olduğu bir rüyayı dönemin büyük alimlerinden Ebû-l Hasan Muhammed'e anlatıyor. Ebû-l Hasan Muhammed ise rüyayı tabir ediyor ve Saltuk Buğra Han'ı sonradan Müslüman olmasından ötürü Halid b. Velid'le benzeterek anlatmaya başlıyor.
Velid'in oğlu Halid iken, Uhud savaşının seyrini değiştiren, komuta ettiği hiçbir savaşı kaybetmeyen, İslamla müşerref olduktan sonra hizmetlerinden ötürü Efendimizin(sav) övgülerine mazhar olan Şanlı Komutan Halid b. Velid...
Müslüman olarak katıldığı ilk savaş olan Mûte Savaşında gösterdiği başarı sayesinde Efendimiz ona “Seyfullah” (Allah’ın kılıcı) unvanını veriyor.
Şanlı Mekke fethinde Halid b. Velid İslâm ordusunun sağ kol kumandanlığı yapıyor.
Daha sonrasında Efendimiz onu Uzzâ putunu yıkmakla görevlendiriyor.
Efendimizin (sav) vefatının ardından halife Hz. Ebu Bekir döneminde pek çok fethe vesile olmuş hiç durmaksızın Allah yolunda cihad etmiş. Ebû Bekir devrinde ortaya çıkan ve Peygamberlik iddiasında bulunanların üzerine yürüyüp, bunlardan Tuleyha ve avânesini öldürmüş, Ayniye bin Husayn’i yakalayıp Medîne’ye götürmüştür. Yemâme’de Müseylemet-ül-Kezzab’in ordusunu dağıtmış ve Müseyleme de Hazreti Vahşî tarafından öldürülmüştür.
Ömrü cihad meydanlarında kılıç sallayarak geçiren o şanlı komutandan geriye kalanlar:
İlk oğlundan dolayı kendisine verilen Ebu Süleyman adı,
Karısı Fadda,
Atı lyar,
Bir de Zu'l-Kurt, el-Edlak ve el-Kurtubi adlı kılıçları...
Radiyallahu anh
Takvim yaprakları miladi 610 yılını gösterirken Musab bin Umeyr 25 yaşlarındaydı.İslam Mekke’de yavaş yavaş yayılmaya başladığında;
Mekke’nin en zarif,en kibar ve en yakışıklı delikanlısı da duymuştu bu daveti...
Musab üç erkek kardeşinin en küçüğü, en nazlısı, annesinin göz bebeğiydi.En güzel elbiseleri, ayakkabıları o giyinir, en güzel
İnne meıye Rabbi, seyehdin
Bu ayeti celileyi dağlara taşlara haykırmak, her gördüğüm yere yazmak istiyorum; BÜYÜK HARFLERLE
"İNNE MEIYE RABBİ, SEYEHDİN..!"
Belki bir çoğumuz ilk defa işittik Rabbimizin bize böyle bir vahiy indirdiğini..
Belki yüzlerce mukabeleye gittik, defalarca kendimiz de okuduk ama birazdan ilk defa işiteceğiz..
Hani taifte taşlamışlardı da seni hüzün dolmuştu mübarek yüreğin benim kalbim hep o an da kaldı , hani deve işkembesi dökmüşlerdi sen Rabbine secdedeyken o mübarek başına işte benim yüreğim hep orada kaldı , aç bırakmışlardı seni ,hani mübarek dişini kırmışlardı uhud da ... Ey benim görmeden sevdiğim insanların en hayırlısı değil miydin , Bu insanlar senden hep iyilik görmemiş miydi ? Neden yaptılar sana bunca şeyi? Sen zaten ümmet için dertlenirken , hüzün benim arkadaşımdır derken neden daha çok üzdüler Seni de Mübarek gözyaşlarını akıttılar ? Bu kadar mı nasipsizdi bu insanlar . Bizler asırlar sonrasından senin hasretinle yanarken neydi onları bu sevdadan alıkoyan ? Ey benim gönlümü aşkıyla şereflendiren sevgilim bedenen bu asırda hayalen senin asrındayım .
Daha fazla bekletme ne olursun bu yürek vuslatına hasret...