Nefesinde dergâhların hacıyağı kokan Cumhurbaşkanı "laikliğin güvencesi benim" diyordu. Cumhurbaşkanının yeğeni banka dolandırıyordu. Büyük kentlerin varoşlarında insanlar kemik unu yemeye başlıyordu. Polis, hak arayan herkesi döverek devletin güvenliğini sağlıyordu. Güvenpark'taki dilencinin mendiline yağmur yağıyordu. Milletvekilleri bayan memurların etek boylarını ölçüyordu. Şairler hâlâ daldan düşen yaprağın hüznünü yazıyordu. Sakarya Caddesi'nde sarhoşlar ülkenin kurtuluşunu konuşuyordu. Kürt illerinde olağanüstü hal on beşinci yılında dört ay daha uzatılıyordu. Politikacılar geleceklerini bilmek için medyumlara koşuyordu. Yarı çıplak magazin şarkıcıları ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarıyordu. Üniversiteler büyük bir akademik beceriyle susuyordu. Gecekonduların ışıkları çok erkenden sönüyordu. İstanbul'da bir yılda bir milyondan fazla pompalı av tüfeği satılıyordu!
Sayfa 104 - KırmızıKedi Yayınevi, 26.Basım
Medreseler, esasen Naklî İlimler'in tedrisi için kurulmuş kurumlardır; ancak hukukî hayatın gereksinim- leri yüzünden kısa bir süre içinde buralar, fakih ve kadı yetiştiren hukuk mekteplerine dönüştü. Eğitim ve öğre- tim Arapça'ydı ve bu durum, özellikle Arap olmayan Müslümanlar'ın, uzun bir süre bu dilin nahiv ve sarfi ile uğraşmalarını gerekli kılmıştı. Sabit bir müfredat yoktu; ancak uygulanan müfredatlar, Aklî İlimler'i büyük ölçüde dışlamış ve bir fakih veya kadının gereksinim duyabileceği bilgilerin aktarımıyla sınırlamıştır. 1924 yılında lağvedilinceye kadar medreselerin yapısı korunmuş ve çağın gereksinimleri doğrultusunda yeniden düzenlenmemiştir. Üniversiteler ise, yaşayan kurumlardı; gelişen iktisadî ve sosyal hayatın taleplerini karşılayacak biçimde örgütlendiler ve süratle ihtisaslaşan ve diğer fakültelerden ayrılan Felsefe Fakültelerinde ve Tıp Fakültelerinde yoğun bir bilim eğitimi verdiler. Müfredatlarını, çağın koşullarına göre yenilediler ve bütün vaktini eğitim ve araştırma ile geçiren "bilgin" rolünün oluşmasına büyük katkıda bulundular.
Sayfa 90
Reklam
Dünya yaratıldı yaratılalı insan kitlesi üzerinde yükselen bütün gücün, nereden gelirse gelsin; ister yukarıdan, ister aşağıdan, sadece zayıf olan hemcinslerini ezdiği bir gerçek değil mi? Pekala! Bunun böyle gelmiş, ama yüzyıllarca böyle gideceği nerede yazıyor? Biliyorum, çokbilmiş dostlarım bana durmadan biyolojiyi ve onun yasalarını hatırlatır dururlar. Yoo! Yoo! Eğer üniversiteler bundan başka bir şey öğretmiyorlarsa, batsın o üniversiteler! Hemcinslerinin kanıyla beslenen bir yırtıcı kuş gibi olmayı reddediyorum. Ben bir insanım yani bütün hayvani yaratıklar içinde benzerlerinin acı çektiğini görmekten acı çeken yegane yaratık. Beni, zavallı bir atmacayla karıştırmamak gerek. Öyleyse? Mademki, ölüm cezası, yani hemcinsinin kanıyla yaşama cezası henüz yasaklanacak kerteye gelinmedi, bütün bu bilimleriniz, bu sanatlarınız, bin yıllık felsefe süprüntünüz neye yarıyor? Mademki, uygulamada sonuncuya kadar hepiniz atmacanın biyolojik yasalarına uymaktan başka bir şey yapmıyorsunuz, neden yüksek ahlak ve din kürsülerinizden Güzellik, İyilik, Adalet vaazları veriyorsunuz? ... Sonuçta yeni bir meslek doğdu; mesleklerin en korkuncu: Yenilmişlerin kutsal isyan kanıyla yaşayan, enikonu kârlı sanatçı ya da ahlakçı mesleği.
Sayfa 17 - ÖtükenKitabı okudu
Üniversitelerin ilgili bölümünde hangi akademik kadro, hangi yollarla bu derslerde işliyor; üniversite bölüm dahilinde veya bölüm dışına nasıl imkanlar sunuyor; ilgili bölümün altında yer alan dersler üniversiteler arası farklılık gösteriyor mu?
Sayfa 206 - Kronik Yayınları
356 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Kraliçe Victoria'nın (1837-1901) Saltanatı Kraliçe Victoria'nın (1837-1901) saltanatı, Britanya'nın güç ve refahının doruk noktasını işaret etti. İnsan emeğini birçok endüstride makine gücüyle değiştiren Sanayi Devrimi (1760-1840), zirvesindeydi. Büyük ölçüde İngiliz donanmasının gücü ve etkinliği sayesinde, ülkenin sömürgeleştirme
Casterbridge Başkanı
Casterbridge BaşkanıThomas Hardy · Yedi Yayınları · 2020184 okunma
Doğal yetenekleri açısın dan sıradan bir elektrik tamircisi olacak biri, ailesinin parası sayesinde yüksek elektrik mühendisi oluyor. Boyuna özel üniversiteler açıldığı için, eğitimde eşitsizlik ayyuka çıkacaktır bundan böyle. Varlıklılar, yılda binlerce dolar verip çocuklarını okuturlarken, parasızların beli büsbütün bükülecek, sınırlı sayıda burslardan yararlanmak olasılığını bulamayan pırıl pırıl halk çocuğu yüksek eğitimden yoksun kalacaktır.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.