Gün gelir, yıldızlar çarpışır, güneş dürülür. Her şey susar, her şey ölür. Kâinat ölür. Çünkü "Her nefis ölümü tadacaktır." O, tüm unuttuklarımızı bize hatırlatacağı başka bir âlem açar.
Haşmet Babaoğlu:
… Sevmeye adım atışın asıl dinlemek ve dinlenmekten geçtiğini yazmaya başladım. Daha geçenlerde yazdım: Kulak, sevgi organımızdır. Unuttuk bunu… Görselliğin bütün varlığımızı ele geçirdiği bir çağda arkaik bir çağrı mı bu? Hayır, zaman aşırı bir çağrı… Kulak vermeye geri dönmeliyiz. Unuttuklarımızı bir bir hatırlamalıyız. Umutlu muyum? Hayır.
Çetin Altan’dan bir yeni yıl merhabası.
Sabah'taki Şeytanın Gör Dediği köşesinde, bugün, Avrupa vatandaşlığının
bize neden kapalı olduğunu soruyor.
- Sözde, diyor, 1839 Tanzimatıyla biz de Batılılaşacaktık.
1993'ün ilk gününde yürürlüğe giren Avrupa Ortak Pazarına burnumuzu
bile sokamadık. Ne oldu bizim çağdaş uygarlık düzeyini yakalama
nutuklarımız.
Daha sonra da bunun neden böyle olduğunu şöyle açıklıyor :
- Semih Sancar önemli bir paşaydı. Cevdet Sunay da öyle, hatta
Faik Türün de... Buna karşılık Salâh Birsel değeri dört dörtlük çağdaş
bir yaratıcı entelektüeldi... Kimse böyle bir karşılaştırmayı aklından
bile geçirmedi... Oysa başarılı olan Salâh Birsel. Siyasetçi paşalar
değil...
Ölümü belki her zaman gizlice düşündüm
Her şeyin içinde ve her şeyden önce düşündüm
O benim içimdeki ikizimdi sanki
Onu, kendimi düşününce düşündüm
Unutur gibi oldumsa da arada bir Unuttuklarımı özleyince düşündüm
“Ahh siz büyükler!
Siz büyükler unutmayı bilmiyorsunuz.
Bu sebeple kafanız hep dalgın, bu sebeple her seslenişimizde,
‘Hıı?’ diye uykudan yeni uyanmış gibi bakıyorsunuz bize.
Kafanız unutmanız gerekenlerle dolu ve unuttuklarınız, bilmeniz gerekenler çoğu zaman.
Siz büyükler affetmeyi bilmiyorsunuz.
Sırtınızda kocaman yükleriniz var.
Bir çocuk gibi zıplayamıyorsunuz bu yüzden,
Sevdiklerinize koşamıyorsunuz.”