Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir cevheri değersiz bulduğunuz zaman bile onu tanıyan bir ustaya götürüp göstermeden atmayın!
Ustaya sormuşlar; hayatta yaptığınız en büyük israf nedir? Usta cevap vermiş: Gereksiz insanlara verdiğim değer.
Reklam
ustaya selam göndermiş
hani derya içre olup deryayı bilmeyen balıklar [gibiyiz ve işte atom bombalarıyla korunur açlığımız
Sayfa 155Kitabı okudu
Michel-Angelo aynı zamanda, bizzat Orta Çağı da yargılamış olmaktadır. Dindarlar, Orta Çağ zihniyetine sahip insanlardır. Bu büyük ustaya göre, eski güzellik sıradan ve fa­kir insanların alanı haline gelmiştir. Fakat onun bütün çağ­daşları olaya böyle bakmamaktadırlar. Dürer, Quinten Metsys ve Kuzu'ya (İsa'ya) Tapınma adlı tabloyu öptüğü söylenilen Jean Scorel'e göre, XV. yüzyıl sanatı ölmemiştir. Fakat Röne­sansı en mükemmel şekilde temsil eden Michel-Angelo'dur. Flaman sanatında mahkum ettikleri, tam da Orta Çağ sonu zihniyetinin esas çizgileridir: şiddetli duygululuk, her şeyi bağımsız bir bizatilik olarak görme eğilimi, kavramların çokluğu içinde kaybolma eğilimi. Her zaman olduğu gibi, yeni sanat ve hayat anlayışının ancak bir önceki çağın güzel­lik ve hakikatlerini geçici olarak bilmezden gelerek gerçek­leştirebilen Rönesans zihniyeti bunlara karşı çıkmaktadır.
Sayfa 392Kitabı okudu
“Fakat şu ne demek? Bildiğimiz sadece üçüncüdür. Çünkü birinci ikinciye dönüşmüştür... Yani gelecek zaman, geçmişe dönüşür, ki onun için daima ve yalnızca şimdiki zaman vardır mı demek oluyor bu?” Hora Usta’ya şaşkınlıkla baktı. “Bu doğru! Bunu hiç düşünmemiştim. An diye bir şey kalmıyor. Ya geçmiş oluyor ya da gelecek. Örneğin şimdi, bu anda ben konuşurken an geçip gidiyor. Geçmiş oluyor! Evet, şimdi anlıyorum ne demek istediğini, ‘sen tam onu görüyorum derken, bakarsın ki kardeşi görünmüştür.’ ...”
Eski zamanların birinde çivi imal eden bir usta ile zavallı ustanın karısına göz koyan bir zalim vali varmış. Kadını elde etmek için ustayı ortadan kaldırmayı planlamış zalim vali ve olmayacak bir iş istemiş ondan. Demiş ki ustaya: -Yarına kadar 300 askerim için kebkeb imâl edemezsen yarın kelleni uçururum. (Kebkeb, 70'li yıllarda pek moda olan ve kabara dediğimiz, ayakkabının altına çakılan demir parça gibi bir şey; pabuç çivisi yani...) Hâlbuki bir günde en fazla 15-20 kebkeb yapılabilirmiş. Zavallı usta çaresiz, valinin kendisini öldürmek için bu emri verdiğini de anladığında sabaha kadar ağlayıp dua etmiş. Sabah olunca evinin kapısında valinin adamlarını görünce hepten ümidi kesilmiş vaziyette hanımı ile helâlleşip kapıyı açmış. Valinin adamları demişler ki: -Bu gece valimiz öldü, mismâr almaya geldik. (Mismâr: Tabut çivisi) !!!
Sayfa 37 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
Reklam
Çok Güzel Kıssadan Hissi
Biri pehlivanlıkta herkese üstünlük sağlamıştı. 360 farklı oyun bilir, her gün biriyle güreş tutardı. Birçok öğrencisi vardı. Fakat içlerinden birini çok severdi. Ona 359 oyun öğretti. Öğrencisi; "Kalan bir oyunu ne zaman öğreteceksin usta?" dedikçe, ustası bir yolunu bulup onu atlattı. Nihayet öyle bir dereceye geldi ki, kimse
248 syf.
9/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Eğitim nedir, ne değildir? Yeni bir ülke kurduğumuzu düşünürsek nereden başlanmalı? Bugün bir üniversitede bile bir bölüm kurulduğu zaman belli şartlar, “bölümle alakalı” yetkili bir kaç hoca şartı konuyor. Yani işi, ustadan görme gerekliliği şart koşulur. En azından işin başında deneyimli biri gereklidir. Şöyle denmez mesela, “YÖK’e bağlısınız
Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri
Özgürleşme Eylemi Köy EnstitüleriMehmet Başaran · Cumhuriyet Kitapları · 200836 okunma
Benzer seyleri yaşamayan biri,acliktan ölmek üzere olan bir insanın yaşadığı, ruhu yok eden o zihinsel çatışmayı ve irade gücünün ezilişini kolay kavrayamaz.Böyle bir insan hendekte kazı yaparken ekmeğin dağıtılacağı 09.30-10.00 düdüğünü beklemenin,huysuz değilse ustaya saatin kaç olduğunu tekrar tekrar sormanın ve kişinin cebindeki ekmek parçasına yumuşakça dokunmasinin,ilk önce donan parmaklariyla ekmeği okşamasinin,sonra bir parçasını ağzına atıp, kalanini kendi kendine öğlene kadar saklama sözü vererek son irade kirintisiyla tekrar cebine koymasının nasıl birşey olduğunu kolay kolay anlayamaz.
Momo Özet
Şehrin yakınındaki amfi tiyatroya yaşamak için Momo adında bir kız gelir. Bu kız geldiğinde yazamaz ve okuyamaz ama üstün bir yeteneğiyle çevrede yaşayanların vazgeçilmezi olur. Kendisi iyi bir dinleyicidir. Bir şeyi çözemeyen veya dertlenen insanlar gidip Momo’ya içlerini dökerler, dökerken de cevaplara ulaşırlar. Momo yakın dostları çöpçü Beppo,
Reklam
Moottah
Bilindiği Moottah uzun süre çırak tutmazmış yanında, "En tehlikeli şeydir kendini böyle çoğaltmak," dermiş her zaman. "Yanlış yapıyor diğerleri. Kendilerini, başkalarını öldürerek çoğaltıyorlar. Her çırak bir süre sonra, ustasının kör bir gölgesi oluyor, bir gölgenin silik hayatını yaşamaya başlıyor. Ustayı yaşatan şey bu değildir aslında. Yalnızca kötü ustalar böyle sanırlar. Çırakların, ustaların sesiyle konuşmasından ömür yapılmaz ne ustaya, ne çırağa. Kimse benim suretimi alsın istemem, benim sesimle konuşsun istemem, bu yüzden hiçbir çırağı uzun süre tutmam yanımda, başka eşiklere, başka ocaklara gönderirim."
Sayfa 59 - metisKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.