George Orwell`in geçmişten geleceğe bir gönderme olan muhteşem eserini okudum ve bitti. Hizimi alamadim ve filmini de izledim. Tabi her kitapta uğradığımız hüsrana burda da uğradık. Bir kitap filme çekilirken ister istemez çekilmiş çamaşır durumuna düşüyor. Önemli olan ana tema dedim kapattım sustum o mevzuyu.
Kitapta bir yerde savaşın asıl yaptığı,yok etmektir;ama ille de insanları yok etmesi gerekmez,insan emeğinin ürünlerini de yok eder diyordu. Şimdilerde bizim psikolojik savaş dediğiniz şekli bu. İnsan emeği hızla değer kaybediyor. Ben bazen tarlada koca bir mevsim uğraşıp domateslerini hiç paraya satmaya gelen bir teyzeden amcadan alışveriş yaparken vicdanen rahatsız hissediyorum. Bu minicik bir örnekti.
Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir diye düşünmenin bile başkaldırma sayilabilecegi bir ortam düşünün.
George Orwell ütopik bir dünya kurmuş. Ama o ütopya şimdilerde farklı bir biçimde neredeyse yaşanıyor. Yani büyük bir öngörüsü varmış dedim.
Sorgulamak, düşünmek, aşık olmak, yakın arkadaşlık kurmak...sistemin istemediği ve sisteme zarar verecek her türlü duygu ve düşünce yasak. Bu duygu ve düşüncelerin yasak olduğu bir dünya düşündüm...
İnsanların siyaha ya da beyaza zorlanmadigi herkesin isterse gri kalabilecek isterse moru tercih edebileceği bir dünya dilerim.