Atsız’ın en sevdiğim kitabı olan “Ruh Adam”ı uzun yıllar sonra tekrar okumak oldukça keyifliydi.
Askerlikle ilgili düşüncelerinin rejime karşı bir tehdit olarak görülmesi sebebiyle tutuklanan ve askerlik mesleğinden atılan Selim Pusat’ın bu olaylardan sonra yaşadığı ruhsal bunalımlar ve olağanüstü olaylar farklı bir tarzda anlatılmaktadır. Selim Pusat, yaşamanın anlamını askerlikte bulmuş ama meslekten uzaklaştırılınca çok yoğun içsel yaşantılar yaşamaya başlamıştır. Bu içsel yaşantılar aslında aşırı bir sembolizmle tarih, felsefe, edebiyat ve din gibi birçok alanlara göndermeler yapmaktadır.
Özellikle Selim Pusat’ın düşünceleri yüzünden ceza alması, onun insanlara küsmesine ve yabancılaşmasına sebep olmuştur. Selim Pusat gibi kitabın diğer karakterleri de oldukça orijinaldir. Selim’le beraber yargılanan ve meslekten atılan arkadaşı Şeref, şeytani bir görünüşü olan Yek, eşi Ayşe’nin öğrencilerinden Güntülü, prenses Leyla gibi karakterler, Selim’in iç dünyasında çelişkiler ve vicdan azapları şeklinde yaşayacaklardır.
Kitabın en güzel bölümü ise Selim Pusat’ın kendi nefsiyle mücadelede son basamak olan yargılanma sürecidir. Ayrıca kitabın konusu içerisinde bir Uygur masalı da işlenmektedir.