Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Çok eğlenceli bir fikir olan ''uzanmak üzerine yazmak'' neredeyse bir dönem ödevi gibi toparlanıp hazırlanmış, ama yine de yer yer mizahi öğeler gözden kaçırılmamaya çalışılmış. Benim naçizane fikrim daha iyi yazılabileceği şeklinde oldu.
639 syf.
8/10 puan verdi
Cilt I
Nikita Kruşçev
Nikita Sergeyeviç Hruşçov, doğru okunuşu Hruşçyov olan soyadı, Türkiye'de genellikle İngilizce Khrushchev yazımındaki gibi Kruşçev olarak telaffuz edilir. Stalin’ in ölümünden sonra 1953-1964 yılları arasında 11 yıl süre ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır.
Anılarını iktidardan
Mevcut durumun tahlil edilmesi, eksiklerin görülmesi ve düzeltilmesi düşünüldüğü kadar kolay bir iş değildir. İşi iyi bilenler genellikle hataları göremeyecek kadar "iş körlüğüne" kapılmış, dışarıdan bakanlarsa işin detaylarını fark edemeyecek kadar "dışta" kalmıştır. Bu nedenle gerçek nedenleri tespit edebilenler ve reçete önerebilenler çok kıymetli kişiler olup hele bir de global ekonopolitik sistemi tahlil etmek mertebesinde geniş bilgi birikimi ve erişime sahip olanlar dikkatle dinlenmesi gereken kişilerdir. Drucker, Kaplan, Porter gibi isimlerin yanında yıllardır Toffler'ın da var olması tam da bu yüzdendir. Toffler bu eserinde dünyanın ekonomik ve politik olarak geldiği yeri inceler. Klasik T serisi otomobilden 1970lerdeki otomotiv sistemine uzanmak akıl almayacak kadar kısa bir sürede olmuştur ama insanlık bu hız kavramıyla ne kadar uzlaşabilmiştir? Hız mevcut ekonomik sistemin bir sonucu mudur yoksa resim daha mı geniştir? Bunun gibi önemli soru(n)lara bilimsel bir gözle bakan Toffler'ın eskimeyen kitabını tüm "zamanı anlamaya çalışan" okurlara öneriyorum. Geldiğimiz yerin ve nasıl geldiğimizin güzel bir ifadesidir bu kitap.
Sabah başladım ve öğleye doğru bitirdim. Bu sefer de önceden okuduğum iki öykü vardı kitapta, onları hatırladım ve geçtim...diğerleri ise...ilk hikâyeden itibaren severek aşina olduğum Çehov tadını aldım, hemen. İlk iki hikâyede kanayan, trajik iki karakterle kedere doğrudan dalış yapıyoruz: sefil, acınası karakterler ışıl ışıl parlıyorlar
"Sırt çantama birkaç eşya atıp yola çikmak istedim." Evet, kitabın bendeki etkisi tam anlamıyla buydu... Aslında zaten Andrew ve Camryn ile birlikte o arabanın arka koltuğundaydım sanırım kitap boyunca.. Aralarındaki sihiri bozmamak için sessiz sessiz çevirdim sayfaları, arka koltukta oturduğumu farketmesinler diye.. Ama bazen çok zorlandım; mesela onlar bağıra çağira "Hotel California"yı soylerken katılmak istedim. Yağmur yağarken arabanın üstüne uzanmak istedim onlarla ya da yıldızların altında uyumaya çalışırken karşılaştıkları yılandan kaçmak kahkahalarla. Muhteşem bir yolculuktu, mutlaka katılmalısınız onlara bir durakta.
Kitabı okurken bir sürü şarkı çıkacak karşınıza; hemen o anda açıp dinlemenizi öneririm. Fiziksel olarak kitabın bir parçası gibi hissedeceksiniz kendinizi. Ama favorim kahvaltı yapmak için durdukları restoranda müzik kutusunda çalan "Raisins In My Toast". Bakalım şarkıyı soylerken dans eden Andrew sizi de gülümsetecek mi?
Naçizane tecrübem ve tavsiyemdir.
Yazara, sanatçılara, çevirmen Süreyya Çalıkoğlu'na saygıyla...
Biraz mitoloji, biraz hayal gücü, biraz savaş, birazda umut barındıran bu kitap serisi fantastik okurlar için kesinlikle "en sevdiğim kitaplar" diyebileceği bir seri olacaktir. Kitabı okuduktan sonra herkeste oluşacak olan bende evdeki dolaptan başka bir dünya ya gecebilirmiyim düşüncesi belirecektir. Ama merak etmeyin bizden geçti o şuan tek umudumuz gandalf'ı bekleyip başka seruvenlere uzanmak.
Bu akşam okul çıkışı, hafiften yağmur, soğuk, yapayalnız Kartal'daydım. Normalde arkadaşlarım olurdu ve kahkahayla geçen bir akşam yaşanırdı, klasik bir cuma...ama yalnızdım, her zaman gittiğimiz yerden başka bir cafeye gidip sıkılarak oturdum. Eve dönene dek içim ağırlaşmıştı iyice, hem biraz yürüdüm, çamur, toprak, her yer karanlık, yanda hâlâ
Anlatıcı, ilk öyküsü kitabın. Kahramanlardan kimliğii belli olanın ismi Semih. Yazar Notos yayıncılıkta bir zaman editörlük etmiş. Notos’un sahibi Semih Gümüş ya, ondan olmalı diye şeytan fısıldıyor. Garip bir karmaşa var öyküde. Başa dönüp tekrar okuyunca çözülüyor düğüm. Çift anlatıcı var. Oldukça zekice. İçim ısınıyor daha ilk öyküden. Kalkıp
311 syf.
7/10 puan verdi
Günümüzün kafelerde oturarak, olması gerekenden fazla para harcayarak entellektüel görünmeye çalışan gençleri gibi; o zamanın da genç isimlerin babadan aldığı,kaldığı parayla aşırı batılı görünmeye çalışmasına değinen bir Tanzimat Dönemi eseridir. Batının fikri ve bilgi birikimi yerine sadece gösteriş, görünümüne popülerlik çerçevesi içerisinde uzanan veya uzanmak isteyen Tanzimat Dönemi gençlerini eleştiren yazar, bu kitapta bir nevi kendisini anlattığını da belirtmiştir. Hava olsun diye Fransızca konuşmaya çalışan ama konuşurken ağzından çıkan kelimelerin anlamını bile bilmeyen Bihruz Bey karakteri, diğer insanları kendinden düşük seviyede gören, elinden geldiğince onlarla konuşmayan, konuşunca da Fransızca'yı tercih eden bir tiptir. Bu tip sadece dış görünüşe odaklandığı için de o zamanlar popüler sayılan bir arabayla gezen Periveş karakterine vurulur. Anlatılmak istenen ise, Bihruz Bey karakterinin, Periveş hanım karakterine değil, altındaki arabaya aşık olduğunu belirtmektir.
