Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni gidi Mahmut Seni
“Kiraya verdiğim kuru temizlikçi dükkânındaki kasiyer kızı hatırlıyor musun? Patlıyorum sıkıntıdan. Ahbaplığımız ilerledi. Güleç, sıcacık bana karşı. İhtiyarım tamam, ama yüreğim genç. Belli etmiyorum tabii. Yine de okşamak geçiyor içimden, ne yalan söyleyeyim. Derken bir gün, ‘Çok tatlısın amca!’ deyip sarılmadı mı boynuma, şap şup öptü
YKY
"Hiç kimse dışardan göründüğü gibi değildir ve bir insanı tanımak yıllar alır. Hatta uzun zamandır tanıdığımız, dost olduğunuz biri, bir an gelir, öyle bir iş yapar, öyle bir söz söyler ki; parmağınız ağzınızda kalır ve "Vay be ben bu adamı tanımamışım demek ki" dersiniz.
Reklam
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Çocukluğumu okudum sanki. TV'nin üzerine konan beyaz dantel, muşamba mutfak masası örtüsü, kapısının önünde taburesine oturmuş müşterisi geldiğinde sigarasını atıp içeri giren bakkal, yolda düşünceli yürüyen genç adam, parkalarını üzerlerine almış yumrukları havada 80ler gençleri, şaşkın bakışlarla büyüklerini izleyen çocuklar, sevgililerin
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...Mahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20212,645 okunma
168 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
kitabı okurken neden daha önce bu kitabı okumadım diye yakınmadım. Kitap geri kalmış bir toplumun birlik içinde hareket ederek nasıl ülkeyi kalkındıracağından bahsetmiş ki zaten bir toplum bunu bilmiyorsa sıkıntıdır fakat bildiği halde uygulamıyorsa bu daha büyük bir sıkıntıdır. Dediklerine göre kitap kurandan sonra en çok okunanlar arasındaymış. E sen gel bu kitabı -kurandan sonra en çok okunan- oku ve ülkede ilerleme olacağına gerileme olsun. Demek ki kimse dürüst işini yapmıyor nasıl kendimi kalkındırırım diye düşünüyor. Ya da herkes ben mi kurtaracağım bu ülkeyi deyip kendi menfaatleri için çalışıyor. Sözün özü arkadaşlar bu kitabı okurken vay be ne güzel el birliği ile kalkındırmış lar ülkeyi diyebilirsiniz. Fakat bunu kendi ülkemiz için de yapabiliriz geç değil !
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 201799,4bin okunma
400 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Daha ilk sayfadan ne olduğunu anlayamadığınız şifreli sözler ve mektuplarla öyle büyük bir gizemin içine çeken bir oyunla karşı karşıya kalıyorsunuz ki kitabın sonunda vay be diyorsunuz. Kitapta enteresan bir kurgu var. Her an her şey olabilir diye bekliyorsunuz ve bu beklenti ile kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Simonize Rexton, bir otel odasında yatağa kelepçelenmiş olarak uyanır. Yattığı yerden ona projeksiyon ile bazı şeyler söyleyen şahıs dört cinayet şüphesi ile arandığını söyler ve kendisini aklayabilmek için istediği şeyleri yapmasını ister. Trabzon'da bir gazeteci olan Eylül Belen, bir kulübede uyanır. Buraya nasıl geldiğini bilmemektedir ve ona da bazı talimatlar verilir. Yapmak yada yapmamak elindedir, fakat katılmamayı tercih ederse sonuçlarına katlanmak zorundadır. Dr. Gregory ise bir psikiyatristtir ve uyandığında kendisini Türkiye'de bulur. O da bu garip oyuna dahil edilmiştir. Bu üç kişi artık üç kukladan farksızdır. Hayatları boyunca korktukları her şey ile yüzleşeceklerinden habersiz bir şekilde oyunun kurallarına uyarak, kendilerini neyin beklediğini bilmeden hırsları ve korkuları uğruna oyuna dahil olurlar.   Sonuna kadar tahmin sınırlarınızı zorlayan, gerilim, heyecan, gizem dolu, zekice kurgulanmış bir kitap. Üstelik de yazarın da ilk kitabı ve muhteşemdi!.. Çok güzel bir biçimde kurulan bu oyunda kuklacının kim olduğunu tahmin etmeniz oldukça zor. Sonu ise inanılmazdı. Mutlaka okuyun.
Kuklacı
KuklacıGünay Gafur · Avrupa Yakası Yayınları · 2011294 okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
--- Spoiler İçermez --- Dostoyevski'nin kusursuz bir romanı Ezilenler. Kurgu çok başarılı. Kitabın ilk sayfasından ortasına, ortasından da son yaprağına kadar her sayfadaki olaylar ve duygusallık çok güzel birbiriyle örülmüş, ilişkilendirilmiş ve sürdürülmüş. Özellikle kitabın son sayfasına gelindiğinde, olayların üzerindeki giz perdesinin
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200818,5bin okunma
Reklam
"Mutluluk yaşanmaz, hatırlanır." diye bir cümle okumuştum bir yerde. Bu, böyledir. Yaşarken farkında olmayız genelde mutluluğun. Üstünden seneler geçer, alelade bir anda burnumuzun direği sızlar ve şöyle deriz; “Vay be! Ne de güzel zamanlarmış.” Hayat, mutlu olunan üç beş andır.
Anne gülümseyişi-kederin silinişi demek istenmiş vay be fazlasıyla haklı
"Ah! Bu gülümsemeyi zor zamanlarımda şöyle bir görebilseydim, kederin ne olduğunu bilmeyecektim." İki yaşındayken kaybettiği annesinin ışık saçan yüzünden böyle söz eder Tolstoy
Sayfa 12
Vay be așka bak:)
Hastalığını biliyorum, șimdiyse hiçbir șey, șimdi yalnızca kendi hastalığımı düșünüyorum ve kendi sağlığımı, aslında ikisi de;birincisi de ikincisi de sensin.
. Geriye dönüp bakarsınız; vay be ne günler yaşamışız, ne insanlar tanımışız dersiniz..Belki de bu, çok da önemli değildir. Zira bunu çoğu insanlar söyler.. Çünkü bu hayatın, yaşamanın kanunudur..Asıl olan; iyi ki diyebilmektir..İyi ki o insanı tanımışım, iyi ki oraya gitmişim, iyi ki o ortamda bulunmuşum diyebilmektir..Dönüp bakıyorum ve iyi ki diyebiliyorum..Hep iyi ki demek istiyorum, herşeye rağmen..Allah'ım sen bizi daima iyilerle karşılaştır ve iyikilerle yaşat.. Amin.
Reklam
128 syf.
7/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Uzun zaman sonra bir gün içerisinde bir kitabı bitirebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Vay be , Onca zaman sonra 100 sayfadan fazla bir kitabı bitirmek..! Gelişme var ben de, Gitgide normalleşiyorum, Eskisi gibi olmama az kaldı inşallah. Kitaba gelince ehh işte, Stefan Zweig'in diğer eserleri yanında epey sönük kalsa da okunmaya değer. İyi okumalar, Şimdiden hayırlı sahurlar.
Montaigne
MontaigneStefan Zweig · Can Yayınları · 20211,341 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Asklepios'a bir horoz borçluyuz Kriton
Felsefi kitaplar nedense benim ruh halimi çok etkiliyor, öyle ki çevremdekiler bile "Ne oldu sana?" diye düşünüyorlar. Düşününce yani gerçekten düşününce sanki dünya canlanmış, benimle beraber nefes alıyor gibi farkındalığım yükseliyor. Çevreme bir bakıyorum ve "Neler oluyor?" anlamaya çalışıyorum sanki daha öncesinde hayatta değilmişim, hiç anlamamışım. Böyle kısaca bir giriş olsun istedim. Kendimi anlayabilmek için geriye baktığımda tekrar okurum. Sokrates arkadaşlarını nasıl da ikna ediyor, ben de arkalarından küçük öğrenci gibi okuyorum, anlamıyorum ve tekrar okuyorum, anlamaya en yakın olabileceğim noktaya kadar. En azından ben öyle düşünüyorum. Zihnim açılıyor, sonra "Vay be!" diyorum, "Çok haklı, evet." Bir konuyu açıklamak için ilk önce anlaşılır, basit parçalardan başlıyor ve sonra bu parçaları birleştirip bir kanıya varıyor. Ölüm konusu üzerinde konuşulacak pek çok şey olabilir. Özellikle kitabın son bölümü, ruh hakkında Phaidon ile konuşması benim için çok etkileyiciydi. Euthyphron ile dindarlık üzerine, Kriton ile yapılması gerekenler hakkında diyologları ve tabiki Sokrates'in savunması kısmı kitabın diğer bölümlerini oluşturuyor. Benim için farklı bir deneyim oldu diyebilirim. Kitabın yarattığı ortam kendimi Sokrates'in öğrencisi gibi hissettirdi. Üzüldüm onun için aslında hayır üzülmemeliyim. Çünkü onun için bu anlamsız olurdu.
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Yayınları · 202052,8bin okunma
Days are numbers
Mobil uygulamada yanlışlıkla keşfet butonuna basıp fark etmeden biraz geziniyorum. Hayretler içerisinde bir süre "vay ben nerelere geldim, benim akışıma neler olmuş, ben kimleri takip etmişim böyle" şokunu atlattıktan sonra farkına varıp geri hızlıca kendi akışıma dönüyorum. 😅 O alıntılar, o paylaşımlar nedir öyle! Neyse sakinleşmek için biraz müzik: youtu.be/F4F_K95ol8c Keşke bu youtube linklerinde de ön izleme olsa birçok kişi tıklamaya üşeniyor.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.