Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Amerikalıların yardımı ve önerisiyle başbakan olduğu söylenen Sü­leyman Demirel, gençleri sakinleştireceği yerde, "yollar yürümekle aşınmaz" diyerek onların birbirini öldürmelerine seyirci kaldı. Ben onun bu halini Padişah Abdulhamit'e benzetirim. Söylendiğine göre o, mahallelerin külhanbeylerini birbirine kırdırtıp kendi kendilerini cezalandırtırmış.
Böylece sakin bir uyku uyuyabilmek için duydukları bütün arzuyla birleşmeyi istiyorlardı.Birbirlerine karşı kayıtsız bulundukları sıralarda ikisi de kendilerini cinayet işlemeye sevkeden bencil ve ihtiraslı nedenleri göz ardı edip evlenmek hususunda tereddüt etmişlerdi .Ateş yeniden vücutlarını sarınca ,akıllarınca yasal bir evlenmeyle kavuşacakları zavkleri tatmak için hodbinlik ve ihtiras hisleri ićinde bir zamanlar Camille i öldürmelerine yol açan nedenleri yeniden gördüler .
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
İnsanlara ve kendilerini dilediklerince öldürmelerine inanamıyorum. Ama öldürmeye inanmamalısın, diye düşündü. Zorunda kaldığında gerekeni yapmalısın ama buna inanmamalısın. Eğer öldürmenin doğruluğuna inanırsan tüm yaptıkların yanlış olur.
Ve kendilerini öldürmelerine.
Eğer ölüm herkes için olağan ve meşru bir sondan ibaretse insanların ölmelerine engel olmak niye?
Cemal savaşı sadece siyasî bir Hadise olmayıp daha sonra ortaya çıkacak siyasî ve itikadî mezheplerin tartıştıkları önemli meseleler sayılan amelin imandan bir cüz olup olmadığı büyük günah işleyenin akıbeti gibi tartışmalara ve ihtilaflara zemin teşkil etmiştir(101) dolayısıyla savaş ve savaşa iştirak edenlerin dini ve dünyevi durumları mezhepler
Sayfa 268
Hint Mitolojisi'nden Felsefi Hikayeler: Okyanusu İçen Kutsal Adam
"Agastya: İndra'nın yağmur yağdırması ya da yağdırmaması önemli değildir. Eğer bana hiç saygı göstermezse, kendimi lndra'ya dönüştürürüm ve tüm yaratıkları canlı olarak muhafaza ederim. Hatta, "tekrar tekrar yeni dünyalar yaratabilirim 'dedi. Eski çağlarda, Agastya adındaki kutsal bir adam Hindistan'ın orta kesiminde Vindya
Reklam
Biliyorsun, Roma'da soylular idam cezası aldıklarında kendilerini öldürmelerine izin verilirdi. Onuru, vakarı korumak ile ilgili bir yöntem.. İşte bir soylunun hücresine de bir bıçak bırakılmış ama Can tatlı tabii, adam kendini öldürmek istemiyor, ayak sürüyüp duruyor. Karısı da bu onursuzluğa dayanamamış, girmiş içeri, bıçağı kendine saplamış. Adam ona bakarken de "Korkma," demiş; "korkma, acıtmıyor." Bu hikaye nedense bana çok etkileyici gelir. Yaptığımız şeylerle ilgili birbirimize arada bir "Acıtmıyor, korkma," dememiz gerekiyor diye düşünürüm. Hikayemizi böyle kurmalıyız.