25 Temmuz 1968'de Vedat Demircioğlu'nun öldürülmesiyle,
Türkiye'de de hızlanmaya başlayan siyasal cinayetlerin
sayısı bugün yüzlerin üstüne ulaşmıştır.
Yani sekiz yıldır, yaşları yirmi beşe değmeyen bir kuşak
ölümle susturulmaya çalışılıyor.
6 Mayıs 1972'de idam hükmü giyip darağacında can verdiklerinde,
Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in yaşları toplamı,
o güne dek ölen arkadaşlarının sayısının altındaydı.
Vedat öldürüldüğü gün Deniz, Üniversite Merkez Binası'ndan
Sultanahmet'e doğru yürüyen kalabalığın önündeydi.
Kavgasına adını kanıyla yazdırdığı ilk yıllardı.
Yediği taşlardan sarsılacak kadar ince, genç;
geri dönmeyecek kadar gözüpekti...
Günlerin ölüm haberleriyle geldiği bir dönemdi.
Yaşadığı kısacık hayatında, en yakın arkadaşlarının
bir bir düşüşüne tanık oluyor, bu onu derinden etkiliyordu.
Kavgasına ölüm haberleri içinde hazırladı kendisini.
15 Temmuz 1968’de İstanbul’a gelen 6. Filo’ya karşı
protesto eylemleri düzenleyen İTÜ öğrencilerinin kaldığı
İTÜ Talebe Yurdu, 17 Temmuz’da sabaha karşı polis tarafından basılır.
Baskında birçok öğrenci yaralanırken pencereden atılan ve
komaya giren Vedat Demircioğlu, 24 Temmuz’da yaşamını yitirir.
Ve olaylar daha da büyüyerek devam
“Deniz’in sosyalist oluşunu ne zaman fark ettiniz?”
“Vedat Demircioğlu öldürüldüğünde şu kanapenin üzerinde yüzükoyun kapanıp kaldı. İki saat sarsıldı. Vedat’ı tanır mıydı, arkadaşlığı var mıydı bilemem.
Çatırtılar, uğultular ve çığlıklar bütün şiddetiyle bir süre daha devam ettikten sonra sesler kesildi. Polisler, birçok arkadaşımızı öldüresiye dövmüşler ve otuz küsur arkadaşımızı da alıp götürmüşlerdi. Yapılan baskının hiçbir yasal yanı yoktu ve tek kelimeyle barbarca yapılmıştı.
Elliye yakın arkadaşımız bayıltılıncaya kadar dövülmüştü. Vedat Demircioğlu dövülüp pencereden atılmış ve sonra da üç yüz metre kadar ayaklarından tutularak yerde tekmelenerek sürüklenmiş ve PTT önünde öldü diye terk edilmişti. Büyük infialle Taksim’e yürüdüğümüzde gün ağarmıştı. 6. Filo ismi bir kez daha yerleşti kafalarımıza.
25 Temmuz 1968'de Vedat Demircioğlu'nun öldürülmesiyle, Türkiye'de de hızlanmaya başlayan
siyasal cinayetlerin sayısı bugün yüzlerin üstüne ulaşmıştır. Yani sekiz yıldır, yaşları yirmi beşe
değmeyen bir kuşak ölümle susturulmaya çalışılıyor.
İki polis bir öğrenciyi sürüklüyordu. Herbiri bir bacağından çekiyordu. Öğrenci cansızdı. Kafası taşlara çarpıyordu. Tanıdı: iki gün sonra ölecek olan Vedat Demircioğlu'ydu bu.
...
16 şubat 1969.
yer beyazıt.
30 binin üzerinde işçi ve öğrenci, 6. filo’yu protesto mitingi yapıyor.
6. filonun protesto edilmesi, amerikalılar dışında kimi, neden rahatsız etsin?
ancak abd ve işbirlikçisi kanlı maşalar bu işler için vardır.
iki gün önceden, milli türk talebe birliği’nin cağaloğlu’ndaki salonunda yapılan hazırlık toplantılarında abd uğruna “şehadet” yeminleri ediliyordu.
14 şubat’ta yapılan “bayrağa saygı” mitingi, olacakları haber veriyordu.
bir yıl önce yine 6. filo protestolarına set çekmek isteyen polisçe öldürülen vedat demircioğlu anısına yapılan anma gösterileri ilk bahaneydi.
abd elçiliğinin organize ettiği komünizmle mücadele dernekleri’nin başkanı ilhan darendelioğlu,
mitingte “memlekete ihanet eden bu hainleri toprağa gömme zamanı gelmiştir” diye bas bas bağırıyordu.
sloganları her zaman olduğu gibi:
“din elden gidiyor”du yine!..
...
(orhan selen)
Yaşar, başını duvara dayamış, oturmaktan başka gücü kalmamıştı. Gözleri kandan yanıyordu. Ikı polis bir öğrenciyi sürüklüyordu. Her biri bacağından çekiyordu. Öğrenci cansızdı. Kafası taşlara çarpıyordu. Tanıdı: İki gün sonra ölecek olan Vedat Demircioğlu'ydu bu.
İki polis bir öğrenciyi sürüklüyordu. Her biri bacağından çekiyordu. Öğrenci cansızdı. Kafası taşlara çarpıyordu. Tanıdı: İki gün sonra ölecek olan VEDAT DEMİRCİOĞLU'ydu bu.
7 mart 1968 günü Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü yuhala-dıkları iddiasıyla, dört üniversite öğrencisi gözaltına alınıyordu. Bu öğrencilerden biri de, "68 kuşağının simgesi"
haline gelecek olan Deniz Gezmiş'ti...
15 mayısta istanbul ve Ankara'daki TiP
kongrelerine saldırılar oluyordu. Kongrelerden
birinin yapıldığı yer polis karakolunun 30 metre yakınındaydı, ancak polis salona 45 dakika
sonra gelebilmişti. Ve ilk kan dökülüyordu...
24 temmuzda istanbul Hukuk Fakültesi
öğrencisi Vedat Demircioğlu polisin açtığı ateş sonucu yaşamını kaybediyordu... Öğrenciler
başka bir "arenaya" çekilmek isteniyordu!..
1968, Türkiye'de uzun yıllar sürecek "iç
savaşın" başladığı dönem olarak tarihteki
yerini alacaktı...