"ölüm güzelliğin anasıdır," dedi henry.
"peki ya güzellik nedir?"
"dehşetin ta kendisi"
"aynen öyle," dedi julian. "güzellikte şefkat ya da teselli aranmaz. tam aksine. gerçek güzellik her zaman ürkütücüdür."
"ve eğer güzellik dehşetin ta kendisiyse, o zaman arzu nedir?" dedi julian. "pek çok arzumuz olduğunu sanırız ama aslında tek bir arzumuz vardır. nedir bu?"
"yaşamak."
"sonsuza dek yaşamak."
"insan zihni için, üst üste yaşanan olayların duyguları ayağa kaldırmasının ardından gelerek, ruhu hem ümitten, hem de korkudan azade kılan eylemsizlik ve keskinliğin mutlak sükûnetinden daha acı verici bir şey yoktur."
"karanlıkta iki gölge, umutsuz, ağır alacakaranlıkta birbirine uzanıyor. elleri birleşiyor ve ışık, yüz altın kupadan dökülen bir güneşmişcesine sel olup yayılıyor."