"Tek bir karşılaşma ve tek bir ayrılık vardır" dedi Wylie. "Aşk edimi. Bir şiirdir bu."
"Öyle mi sanıyorsunuz?" dedi Bayan Counihan.
"Öyleyse her birimiz kendimizle, kendimiz için varız" dedi Wylie.
"Korkarım ki yaşam denen güçlükler yığını başa çıkılmayacak kadar geniş" dedi Wylie. "Üstesinden gelinen her güçlük, yerini bir başkasına bırakıyor. İnsan gereksinmeleri kısır bir döngü oluşturuyor. Biri tatmin edilir edilmez, öteki çıkıyor karşımıza."
On dokuzuncu yüzyıl ortasında okültizme duyulan ilgi farklı bir hal aldı. 1848'de, New York, Hydesville'de yaşayan iki yeniyetme kız kardeş ruhlar dünyasından geldiğini iddia ettikleri tuhaf sesler duyduklarını açıkladılar. Fox kardeşlerin seanslarına şahit olan yetişkinler onların tıklama sesleri aracılığıyla ölülerle iletişime geçebildiğini gördüler. Fox kardeşler ülkede büyük heyecan yarattı. Bu arada bir başka medyum Edward Wyllie (1848-1922) de "hayalet fotoğraflarıyla" ortaya çıktı. Daha önce hiç görülmemiş türde hayaletimsi imgeler vardı bu fotoğraflarda. Daha sonraları, Fox kız kardeşlerin iddiası gibi Wylie'nin fotoğraflarının da sahte olduğu anlaşılacaktı.
Pek çok insan çocuklarının ebeveynleri ile birlikteyken çok ilgi görmek istediğini ve mesela kötü davranarak, kardeşleriyle alay ederek veya yıkıcı davranışlarda bulunarak ilgi çekmeye çalışacağını anlamaz. Çocuklarına sadece kötü davranışta bulundukları zaman ilgi gösteren (bu ilgi onları azarlama veya cezalandırma biçiminde de olsa) ebeveynler aslında bu kötü davranışı teşvik ediyorlardır.
İletişim konusunda faydalı bir genel kural asla konuşan kişinin ne kastettiğini ondan daha iyi bildiğinizi varsaymamaktır! Eğer şüphe duyarsanız açıklamasını isteyin
1915'te İngiliz ordusu Gelibolu'ya taarruz ettiğinde, bunun bir hata olduğunu ve Türklerin galip geleceğini yalnızca 2 kişi söyledi. Bunlardan biri, arabulucu yeteneği ile bilinen, Türkleri senelerdir tanıyan ve 1912'deki Balkan Savaşı sırasında Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nde gönüllü çalışmış olan Yarbay Charles Doughty-Wylie, diğeri ise İngiliz Parlamento üyesi Aubrey Herbert'di. Herbert'in Türkçesi (ve Arapçası) o kadar iyiydi ki, Gelibolu'da ölenlerin gömülmesi için ateşkesi ayarlamış ve Mayıs 1916'da Kût'ül-Amare'deki yenilginin ardından İngiliz birlikleri esir alındığında anlaşma şartlarını müzakere etmişti. Onun Osmanlı kumandanı Halil Paşa ile tanışıklığı savaş öncesine kadar uzanıyordu. Fakat Herbert'in tarihe yaptığı asıl katkı, Balkan Savaşı esnasında bağımsızlığını kazanan Arnavutluk'un kurucusu olması ve bunun için çok büyük bir cesaret ve hüsnüniyet ortaya koymasıdır.
“Korkarım ki yaşam denen güçlükler yığını başa çıkılmayacak kadar geniş’ dedi Wylie. ‘Üstesinden gelinen her güçlük, yerini bir başkasına bırakıyor. İnsan gereksinmeleri kısır bir döngü oluşturuyor. Biri tatmin edilir edilmez, öteki çıkıyor karşımıza.”
29. Tümene bağlı bir kurmay subay olan Yarbay Charles (Dick olarak bilinir) Doughty Wylie, River Clyde planlarına bulaşan esrarengiz bir kahramandı. 1868’de doğan Doughty Wylie, önce konsolos ve daha sonra Balkan Savaşları sırasında Türkiye’deki Kızıl Haç Birimleri şefliğinde müdür olarak çalışmadan önce, epeyce askeri hizmet görmüştü. Karışı Lily Doughty Wylie, Fransa’da bir hastanede çalışıyordu; Doughty karşının çok fazla çalıştığını düşünüyordu. Dick Doughty Wylie atılgan, uzun boylu, mavi gözlü bit edebiyatçı askerdi ve ünlü Arap arkeolojisi uzmanı Getrude Bell ile ilişkisi olduğuna dair dedikodular vardı.
Binbaşı Noel’in maşa olarak kullandığı Kürt aşiretler, efsane İngiliz casus Gertrude Bell’in ektiği tohumlardı.
…
Türkçe, Arapça, Farsça, Kürtçe dahil yedi lisan biliyordu.
…
Arkeolog kimliğiyle Mezopotamya’yı karış karış gezdi. Aşiretleri örgütledi.
1919’fa Paris Konferansı’na delege olarak katıldı. Haritaladı. Kürt, Arap, Türkmen bölgelerine ayırdı:
…
Araplar ona “çöl kraliçesi” diyordu. Hiç evlenmedi.
Aşıktı aslında… Binbaşı Charles Doughty-Wylie’ye aşıktı. Talihsizliğe bakın ki, Binbaşı evliydi.
…
Binbaşı Wylie, Çanakkale Savaşı’nda öldü. Gertrude’nin kişisel Türk nefreti işte böyle başladı.
…
1926 yılında intihar etti. Bağdat’ta İngiliz mezarlığına gömüldü. Kendini öldürmeden önce, gene arkeolog kimliği ile defalarca Anadolu’ya geldi. Memlekette adeta cirit attı.
…
“Manevi oğlum” dediği biri vardı. Yarbay Thomas Edward Lawrence…
Namı diğer, Arabistanlı Lawrence
…
Lawrence’i evlat yetiştirir gibi yetiştirmiş, yol yordam göstermiş, akıl hocalığı yapmış, nüfuzlu kişiler ile tanıştırmıştı. Arabistanlı Lawrence, kendisinden 20 yaş büyük olan bu kadın için “annemden farksız, bildiğim her şeyi ondan öğrendim” diyordu.