TÜRKLERLE OMUZ OMUZA:HANS GUHR
1914-1918 yılları arasındaki büyük savaş, aslında Osmanlı devletinin paylaşımı savaşıydı. Osmanlı yöneticilerinin yani İttihatçıların çok fazla seçenekleri yoktu. Tek seçenek Almanya ile birlik olmaktı. Çünkü İngiltere Osmanlı'nın yaptığı ittifak önerisini kabul etmemişti. Almanya, son anda 400 kadar krallık,
"Fakat Mustafa Kemal, çok zora gelmedikçe başkalarıyla işbirliğini kabul edecek yaradılışta bir adam değildi. O, aslında, baş olmak için yaratılmıştı."
.
.
.
Bana göre tekrar tekrar okunacak tek biyografi Atatürk biyografisidir. Kendi kaynaklarımız elbette kıymetli, daha önce okuduğum ve hala listemde bekleyen diğer eserler de elbette
--------------------------------------------------------------------------------
80’ler bir yandan çerçevesini baskının, yasağın, devlet şiddetinin çizdiği bir dönemdi. bir yandan da, bu toplumun daha az tanışık olduğu bir başka iktidar biçiminin, ilk bakışta kendini bir kurumsuzluk olarak sunan, yasaklayıcı değil oluşturucu, kışkırtıcı, içerici
İlişki kültürünün karmaşık deneyimlerini çözmeye çok küçük yaşlarda başlarız. Üç yaşına girmiş bir çocuk, içine bir hava gibi sızan kültürel kodları artık öğrenmiş ve mesela artık yolda karşılaştığı bir insana, dış görünüşünü ve yaşını düşünerek hitap edebilme yeteneğini edinebilmiştir. Bu hitap biçimlerinin arasında; amca, dede, abi, abla, teyze
Yazar Sir W. M. Ramsay, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biri olan 31 Mart isyanı sırasında, İstanbul'da görev yapan bir İngiliz arkeologdur. 1909 yılında Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'un çeşitli semtlerinde, 17 gün boyunca gezip, şehrin ileri gelenleriyle, ülkenin ve şehrin nabzını tutar, günü gününe bir deftere kaydeder. Daha çok karşısındakinin fikirlerine önem verdiğini söylese de, kendi fikirlerini etkileyen unsurları da yazmayı ihmal etmez. Ayrıca Türk hanımlarla eşi ve kızı sayesinde irtibat kurarak onlara da günlüğünde yer verir. Burada dikkat çeken ise; eşi ve kızının isyan sırasında İstanbul'da rahatlıkla gezebilmeleri olmuştur.
Bu günlüklerde gördüklerimiz çoğunlukla, Jön Türklerin vatanseverliği, doğu-batı çatışmasının başlangıcı ve İngiltere-Almanya arasındaki küresel rekabet.. Dönemin olaylarındaki İstanbul’u ve bütünüyle Türkiye’yi görmek açısından da, özellikle bir yabancının gözünden görmek açısından değerli bir hatırat. Türk tarihi açıcından çok değerli bir kaynak kitap. 31 Mart isyanı hakkında farklı bakış açısına sahip kişilerin izlenimlerini ve isyan günlerinde İstanbul’un durumunu ayrıntılı bir şekilde öğrenmek için bulunmaz bir eser. Tavsiyemdir.
^
^
@timastarih @timasyayingrubu #bloghemsire #bookstagram #kitaptavsiyesi #31mart #sirwmramsay
-Ecnebilere bu kadar hürmet edilen bir memleket görmedim.
................. Halbuki Türkiye'de herkes, bir ecnebiye kolaylık yapmak için sanki fırsat bekliyor.
Jules Verne okumayalı 25 sene olmuştur herhalde. Bu kitabın ismini başka bir romanda görüp not almıştım. İyi ki de öyle yapmışım.
İnatçı Keraban, romanlaştırılmış bir seyahatname gibi. Daha önce “İnatçı Kahraman Ağa” ismiyle de yayımlanmış. Kitabın konusu şahane. Olaylar 1882 yılında, yani Sultan I. Abdulaziz zamanında geçiyor. İstanbul
Muazzam bir alan çalışması. Bir yabancının gözünden Türkiye'deki eril tahakkümüne, ataerkillik üzerinden inşa olunan kadın erkek, ebeveyn-çocuk ilişkilerine eleştirel bir bakış. Araştırmacı sosyal kaynaklarını sonuna kadar kullanarak, alandan elde ettiği her bir veriyi edebi bir tarzla yorumlamış. Bizim ülkemizdeki akademik dilin kuruluğu ve soğukluğu yok. Akademik bir alan araştırması olmasına rağmen keyfi okunabilecek ve ufuk açabilecek türden güzel bir eser.
Para İle AkrabaJenny B. White · İletişim Yayıncılık · 201517 okunma
Kitabın kapağında "Gizli Belgelerle Abdülhamid Devri ve İngiliz Ajanı Yahudi Vambery" ibaresi mevcut. Kitapta Arminius Vambery'nin gerçekten çok ilginç olan hayat hikayesi anlatılmakta. Bu hayat hikayesinde dönemin neredeyse tüm uluslararası gelişmelerine değinilmiş. Kitap genel olarak Vambery'nin yazarın ağzından hayatı ve Vambery'nin
Ortadoğu'da Din ve Siyaset:İnanç ve İktidar
Bernard Lewis, İngiliz Asıllı ABD'li bir Yahudi Tarihçi.
Tarih okurları, Bernard Lewis'e "Modern Türkiye'nin Doğuşu" ve "İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi" eserleriyle aşinadır.
Bernard Lewis'i Türkiye'de dönem dönem medyatik yapan ise "Ermeni Zorunlu Göç" uygulamasını
Kitabı ders hocası mecbur tuttuğu için almış, tamamını okumamış, sadece sınav konusu olan kısmını okumuştum. Yıllar sonra kütüphanemden alıp okudum. İncelediği dönemi kendi penceresinden anlattığı çerçeve bir kitap. Yazarın deyimiyle tamamıyla özgün bir çalışma olmayan, daha çok yakın zamandaki akademik çalışmaların sonuçlarını bir araya getirme çabası sonucu meydana gelen bir eser. Topraklarımızda yaşanan olayları bir yabancının gözünden okumak elbette bize yeni fikirler verecektir.
Atatürk hakkında yazılmış en güzel ve kapsamlı bigoyrafilerden biri. Atatürk' ün hiç bilmediğiniz yönlerine tanık olurken, aynı zamanda bir yabancının gözünden de onu inceleme fırsatı bulacaksınız. Okumanız dileklerimle...
Türkiye ve İran, Rusya’nın geri çekilişini
istismar ederek, Hazar Denizi-Orta Asya
bölgesinde belli bir etki oluşturmakla
uğraşmaktadırlar. Bu nedenle, jeostratejik
oyuncu olarak görülebilirler. Ancak, her iki ülke de pek çok iç sorunla karşı karşıyadır ve her ikisinin de gücün dağılımında temel bir bölgesel değişiklik yapma kapasiteleri sınırlıdır. Ayrıca birbirlerine de rakiptirler. Bu nedenle birbirlerinin etkisini önlemeye çalışmaktadırlar. Örneğin, Türkiye’nin daha etkin bir role sahip olduğu Azerbaycan’da, İran’ın kendi içindeki Azeri milliyetçiliğine dair endişelerinden kaynaklanan yaklaşımı, Rusya’ya destek olur yöndedi.
Ancak, hem Türkiye hem İran öncelikle
önemli jeopolitik eksenlerdir. Türkiye, Karadeniz Bölgesi’nde istikrar sağlamakta, Karadeniz’e Akdeniz’den ulaşımı kontrol etmekte, Caucasus’ta Rusya’yı dengelemekte, İslam muhafazakârlığına karşı halen panzehir olmakta ve NATO’nun güneydeki güvencesi olarak hizmet
etmektedir. İstikrarsız bir Türkiye muhtemelen güney Balkanlar’ın güneyinde şiddeti başlatacak, Caucasus’taki yeni bağımsız devletlerde Rusya’nın yeniden hâkimiyet kurmasını kolaylaştıracaktır. Azerbaycan’a karşı tavrının hırslı olması dışında, İran da Orta Asya’nın yeni
siyasi çeşitliliğinin istikrarına destek
sağlamaktadır. Basra Körfezi’nin doğu kıyılarında egemendir. ABD’ye düşmanlığına bakılmaksızın, İran’ın bağımsızlığı, Rusya’nın uzun vadede Amerika’nın Basra körfez bölgesindeki çıkarlarını tehdit etmesine karşı bariyer oluşturmaktadır.