Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yahya Kemal, Cehalet mükteseptir, yani tahsil ile olur,' derdi. Bazılarımız da yalnız akla güvenir, salim bir kafa ile her şey hakkında fikir yürütüleceğini zanneder. "Düşünmek sanatı da 'mükteseptir', yani sonradan öğrenilir. Çocuklarımıza durmadan tekrarlıyoruz: Muhakkak yabancı dil öğren! 'Düşünmeyi öğren!' derseniz bir hakaret oluyor. Düşünmeyi öğrenmek de, herhalde yalnız düşünmenin kanunlarını bilmek değildir. Belirli problemleri çözebilmek için elbette belirli bilgileri öğrenmek gereklidir, fakat bence önemli olan, asıl güçlük, problemleri kurmaktır. Çoğumuz, problemleri yanlış kurduğumuz için, daha baştan çözümsüzlükle karşılaşırız."
Zula
Yahya Kemal ve Nazım beyler Ne diyorlar? "Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan..." Hey gidi!
Sayfa 468 - Yapı Kredi Yayınları / DeltaKitabı okudu
Reklam
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde, Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde! Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde, Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!
Sayfa 91
Sakarya muharebesi sırasında Batum'a gelen Enver Paşanın, Trabzon'da kayıkçılar kâhyası Yahya'ya kurdurduğu bir taburun başına geçerek, Ankara'ya gitmeyi ve hâlâ kendisine taraftar sandığı bazı eski dost ve arkadaşlarının da katılmalarıyla Mustafa Kemal Paşanın yerine geçmek gibi teşebbüslerde bulunduğu tespit edilmiştir. Bu gizli teşebbüse ait vesikaların Trabzon'da ele geçmesi ve asıl Sakarya muharebesinin kazanılması, Enver Paşanın Anadolu'ya dönmek ümidine son vermiştir.
Sayfa 373 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Günaydın Rojbaş️
Gönlüm, dilim, kanım ve mizacımla sizdenim Dünya ve ahrette vatandaşlarım benim
Cehalet gözüme esaretten bin kat fecî göründü.
Sayfa 189 - İstanbul Fetih CemiyetiKitabı okudu
Reklam
Bir yoldu parıldayan, gümüşten, Gittik... Bahs açmadık dönüşten. "Gece"-Yahya Kemal Beyatlı
Ânî bir üzüntüyle bu rü'yâdan uyandım Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım.
Sayfa 79
Rojbaş
İnsan âlemde hâyal ettiği müddetçe yaşar.
Sayfa 56
Reklam
Bugün İngiliz milletine Shakespeare'i, İngiliz edebıyat ve târihinden silmek şartıyla Hindistan'ı tekrar kazanmayı teklif etseler, hiçbir İngiliz vatandaşı, milletlerinin gurüru olan büyük şâirlerini fedâ edip, yerine altın kaynağı olan Hindistan'ı istemez. Halbuki biz,evlâtlarımızı, değil Puzüli'yi, Nedim'i, Bâki'yi, hattâ Yahyâ Kemal'i ve hattâ Atatürk'ü dahi anlamayacak kısır, çorak ve kıraç bir dil sath-ı mâiline! iterek her gün bıraz daha uçuruma doğru kaydırdık ve kaydırıyoruz. En fenâsı da, ilmi ve milli gerçeklerden uzak ve tamâmen sol cereyanların bir zaferi olan bu sakat dil politikasının havası içinde yetişen nesiller, doğruyu ve gerçeği bilmedikleri için, artık bu tehlikeli yanlışlığı müdâfaa eder hâle geldiler. İyiyi tanımayınca kötüyü benimsemek, kaçınılmaz bir tabiat kaânünu olduğundan, bu harcanmış ve aldatılmış zavallılar da, hakikatle temasları kesildiği için, dalâlette karar kılmak vaziyetinde bulunuyorlar.
"Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar. İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar. " Yahya Kemal
Sayfa 124Kitabı okudu
Bizler mi vakti hoşça geçirmekteyiz bugün? Şüphem budur: Vakit mi geçirmektedir bizi?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.