Noah’nın rahatının kaçtığı bir anı hayal etmek imkânsızdı. Daima rahattı. Ve hayattan bıkmış gibi. Ve harika. Ve ben onun yanında oturuyordum. Çok yakınında.
Sayfa 96 - Pegasus Yayınları
Bir Yudum Kitap
Yüreğimizde bazı hakikatler vardır ve onları yok saymak pek mümkün değildir. Hakikatle kavga etmek yerine tanışmak gerek. Grangé, Leyleklerin Uçuşu'nda "İnsanın hiç unutamadığı gerçekler var Louis." der ve ekler: "Mezar taşının mermerine kazınmış gibi, kalplerimize kazınan gerçekler." Ah şu gerçekler, . Bizi delirtecek!
Reklam
Kalemin Bilgeliği
Evimin balkonu denize bakıyor; caddeye, dağlara, gün batımına. Evimin balkonunda sigaramı tüttürüyorum. Cebimde paket, yanında da bir kurşunkalem var. Sigara tüketilmekten oldukça memnun, kalem ise biraz keyifsiz… İşte beklediğim an geldi: Kızıllık! Gün batıyor! Deniz, güneşin parlak gölgesiyle oynaşıyor. Arkama yaslanıp, ayaklarımı da şöyle
Kısa Kollu Pembe Tişörtüm Bana Ölümü Hatırlatıyor. ( Gerçektir.)
Hayat akıyor, geçiyor, yaşanıyor, yaşanılıyor. Ama hayatın bize ne zaman ne sunacağını bilemiyoruz. Çok mutluyken birden seni mutsuz edecek haber alabilirsin. İşlerin çok iyi bir şekilde yolunda gittiğini düşünürken neticede hayal kırıklığına uğrayabilirsin. Çok sevdiğin dostunun aslında çıkar arkadaşın olduğunu görebilirsin. Senin hiç sevmediğin
O çok uzun süre önce ve hepimizden daha genç bir yaşta büyük bir kenti terk etmişti. Küçük bir kızken, harika bir şenlik gücüyken, üzerine yayılan ugultulu dünya, karanlıgın görüntülerden daha canlı oldugu sinemalar ve özellikle kalabalıkların güzelligi, gücü , yakalanamaz ve insanlıkdışı, gölgelerin yaşamı gibi çekici bir yaşamın aktıgı sokagın soylu özünü oluşturan dimdik, muazzam taşlar çok uzaklarda kalmış bir hatıraydı onun için. O halde ihtiyaç duydugu imgeleri bulabilmek için kendi içinde daha uzaklara gitmesi gerekiyordu ve daha degişken, kendi kaynaklarına bizimkilerden daha yakın olan bu imgeler, onu daha da uzaklara götürüyordu sanki: oraya daha hızlı gittigimiz, birbirimizin yanında, birbirimize daha gizlice sokuldugumuz başka bir geçmişe adeta; hangi yere dogru? bu acelecilik niye? Ama onu sorgulasaydım eger, görürdüm ki, ona göre, hatıraları gizlemeyen bu mekan, onun hakikatinin çok yakınında yalansız, kılık degiştirmeden ve hatta, o farkında olmadan ortaya çıkıyordu: hayır, düşünmüyordu o, hayal kurmuyordu, tersine, harikulade şeyleri sefilce uydurarak kendi kendilerini aldatmaya çalışan insanların yoksullugundan bir tür öfkeyle nefret ederek, tüm uydurma düşlerden yüz çeviriyordu.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.