Üzerimde yorgunluk var durgunluk hepsi hiçlikten,
Hiçten öte bir yol olsaydı gidebilir miydim kendimden.
Sırtımdaki ağrı ile,
Ne kadar gidilir ki.
Sahi kaç kilometre öteye koymuşlardır aydınlığı
Bir cühelanın öz güveni bile kadar yokum,
Varla yok arşında kaybolmuş özüm.
İçimden atamadığım ama sığamadığım da bir şehir burası,
Kayboldum, farkındayım
‘’Kendini bulmakla başlarmış yanmak
Ve kendini ararken kaybolursun dedi bir şeyh.”
Elimde bir ateş yangını var,
Bana beni hissettirecektir diye saklıyorum.
Ölü bir kelebek tutuyorum avuçlarımda,
Artık açsam da parmaklarımı uçamaz biliyorum.
Ölü bir kelebek uyutuyorum tırnağım kadar bile kalmadı erimekten,
Tozları döküldü önce,
Sonra ayakları kırıldı...
Parça parça bir ölümü izledim her gün avuçlarımda.
Donuk bir cesedden başkası değildi artık.
Ama artık bırakmalı,
Artık toprağına sarıp sarmalı bu ölüyü,
Artık topraktan bir filiz büyütmeli
Bir tırtıla anne olmalı acım.
Artık bir tırtıla kelebek gözüyle bakmalıyım
34.
Yorgun düştüm yüreğim, en çok da kendime esir düştüm.
İnsan her savaştan sağ çıkamayabilir.
Hatta tüm mücadeleler içinde insanın en zor savaşı,
Kendiyle olandır.
İnsan bazen asil bir savaşçı,
Bazen rezil bir ortalık karıştırıcısı.
Bazen iyi bir muharebe ustası,
Bazen bir köleden fazlası.
En çok yorulanın, en çok düşünen olduğunu
Gecenin adına düşlerin olayım
Gökyüzüne sal kuş gibi kokunu bulayım
Yüreğin yüreğimin volkanı
Gözüm gözlerinin can evi
Sevistigim adam, uğruna uykudan uyanip sen kokmayi dileyen kadın benim.
Düşümun içinde sen , uzuvlarımda sen, yüreğinin ortasında ateş olup yanmak cayir cayır... Et tırnak ,can beden... Sen...
Ellerimin ellerinde can bulduğu, tenimin tenine susadigi gecelerde yani her gece seni yaşamak , bütünleşmek gecenin dilinde, isyan eder gibi iç içe geçmek, iliklerinden tüm hücrene .. Haykırırcasina, titrek bir içle sana çıkıyorum, sana, yoluna. Beni bekle adam yüreğinde ...
BREAD WİNE