"Bana bir şey yasak edildi mi, o şeyi derhal yaparım." - Carmen (sayfa 59)
1. Prosper Merimee Kimdir?
Fransız yazar, arkeolog, tarihçi, çevirmen
Prosper Mérimée, 1803’te Napolyon dönemi Paris’inde doğdu. Ressam anne baba ve entelektüel yakın çevresi sayesinde okumaya meraklıydı. Dil öğrenmeye yatkın olması sebebiyle küçük yaşlardan itibaren
Okurken etrafınızda ruhlar dolaşsın istiyor musunuz? Bu kitabı okuyun. :)) Mesele sansasyonel bir giriş yapmaktır, yapılmıştır.
Latin Amerika’nın en güçlü yazarlarından biri
İsabel Allende.
Ruhlar Evi de onun ilk ve büyük ses getiren romanı. Romanı , belki de Latin Amerikalı yazarların darbelerle, şiddetle kaynaşmış çalkantılı tarihlerinin
Zaman zaman kitap önerisi isteyen arkadaşlarım oluyor. Ben de refleks olarak hemen 1K'de okuduğum kitaplara göz atıyorum uzun uzun. Bir süre sonra yorucu ve zaman alıcı olan bu duruma karşı "ne yapmalı" düşüncesiyle bir süredir aklımda olan bu listeyi yapmaya karar verdim. Şimdiye dek okumuş olduğum 370 kitap içinden benim için
Öğretmenler, anneler, babalar için önemli bir kaynak diye düşünüyorum. Çünkü artık bir çocuğu yetiştirirken arkamızda koca bir köy yok. Gelenekten koptuğumuz, yeni olanı yakalamada güçlük çektiğimiz bu zamanda kitaplar en iyi rehberimiz.
"Nasıl başaracağını öğrenmek en zekice başarıdır!" (s.13)
Kişisel başarı öykülerimizin
Biz, Don Kişot Kampçıları, bir grup edebiyat sever, kitaplara tutkun, hayatın yükünü satır aralarında hafifletmeye çalışan kimseleriz. Her birimiz farklı mesleklere ve uğraşlara sahip bir grup kitapsever olarak kitapları okuyup rafa kaldırmanın hüznüne karşın bu grubu oluşturduk. İnanıyoruz ki konuşulmadan kalan bir kitap ruhumuza işlemiyor,
Tanrı inancı ve dinin temelinde korku ve kölece bir itaatin mi yoksa aydınlık ve yaratıcı bir gücün mü olduğu konusunda yaptıkları ateşli tartışma sırasında Kabil kendini kaybeder ve kardeşini öldürür.
Toplumsal yaşantılar çeşitli kurallarla sınırlıdır. Toplumun beklentilerine göre yaşamak bireylerde geleneksel bir yaşam biçimi ve uygucu bir kişilik oluşturabilir.
... Örneğin, bir kadın yanlış nedenlerle evlenir ve yaratıcı hayatından kopar. Bir kadının belli bir cinsel tercihi vardır, ama kendini bir başkasıyla birlikte olmaya zorlar. Bir kadın büyük biri olmak, büyük bir iş yapmak, büyük bir yolculuğa çıkmak ister, ama bunun yerine evde kalıp ataş sayar. Bir kadın hayatı yaşamak ister, ama boncuk taneleri gibi küçük hayat parçalarıyla yetinir. Bir kadın kendisi olmak ister, ama karşısına çıkan her âşığa bir kolunu, bir bacağını ya da göz küresini verir. Bir kadın ışık saçan bir yaratıcılıkla akar, vampirimsi arkadaşlarını birlikte her şeyin üzerine sifon çekmeye çağırır. Bir kadının hayatını sürdürmesi gerekir, içindeki bir şey şöyle der: "Hayır, tuzağa düşmek, güvende olmaktır.” Bu, İblisin "Şunu bana verirsen, sana bunu veririm”idir, bilmeden yapılan pazarlıktır.
Böylece psişenin besleyici ve çiçek açan ağacı olması amaçlanan şey gücünü yitirir, çiçeklerini yitirir, enerjisini yitirir, satılarak elden çıkarılır, ceza olarak potansiyelini kaybetmeye zorlanır ve pazarlığın yapılmış olduğunu anlamaz. Bütün drama neredeyse her zaman kadının bilinci dışında başlar ve egemenliğini kurar.