1969 yılında Ankara'da doğdu. Çocukluk ve ilkgençlik yıllarını Ankara'nın kenar semtlerinden biri olan Keçiören ve yaz aylarında çalıştığı Ulus'ta geçirdi. 1984 yılında mektup arkadaşlığı yoluyla otuza yakın çizer ve koleksiyoncuyla tanışarak çizgi romanlar yapmaya başladı. İlk öyküleri ertesi yıl Korku dergisinde yayınlandı. Daha sonra fotokopi yoluyla çoğaltılan Korsan, Koloni gibi 'underground fanzine'ler çıkardı. 1990 yılından itibaren çizgi roman ile ilgili yaptığı incelemeleri üniversite yıllarında nihayetlendirerek bir kitap haline getirdi. Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler üzerine lisansını 1994 yılında bitirip, Gazi Üniversitesi'nde gazetecilik üzerine yüksek lisans ve Ankara Üniversitesi'nde de yine aynı alanda doktora eğitimini tamamladı.
Halen popüler kültür ve gündelik yaşamın toplumsal tarihi üzerine yaptığı çalışmaları Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak sürdürmektedir.
Eserleri
Türkiye'de Çizgi Roman (İletişim Yayınları, 1996)
Markopaşa: Bir Mizah ve Muhalefet Efsanesi (İletişim Yayınları, 2001)
Çizgili Hayat Kılavuzu (der. İletişim Yayınları, 2002)
Karaoğlan: Erotik ve Milliyetçi Bir İkon (Oğlak-Maceraperest, 2003)
Çizgili Kenar Notları (der. İletişim Yayınları, 2007)
Cumhuriyetin Büluğ Çağı (İletişim Yayınları, 2008)
Anadolu Masalları (Dipnot Yayınları, 2009)
Şehre Göçen Eşek (İletişim Yayınları, 2011)
Dumankara (grafik roman, İletişim Yayınları, 2013)
Emanet Şehir (grafik roman, İletişim Yayınları, 2014)
Uzak Şehir (grafik roman, İletişim Yayınları, 2015)
Kuş Eppeği (İletişim Yayınları, 2017)
Muhalefet Defteri: Türkiye'de Mizah Dergileri ve Karikatür (Levent Gönenç ile birlikte, YKY, 2017)
Son Kitabı Marko Paşa 2001 yılında yayımlandı.
Unvan:
Türk akademisyen, senarist, çizgi romancı, editör ve yazar
Cumhuriyet dönemi meraklıları için enterasan içerikli bir kitap olduğunu belirterek, içeriğinin gündelik hayatın unsurlarını taşıdığını ve özellikle sinema-tiyatro tartışmasının fevkalade ortaya konduğunu söylemek isterim. Dönem kadınları ve süsleri hakkında da bilgi sahibi olabileceğimiz ince meselelerin aslında ince olmadığını ortaya koymaktadır. Daha fazla bilgi vermek istemiyorum zira okuyucunun merakla kitabı eline alması çok daha önemlidir.
Günümüzde görsel iletişim, teknolojik gelişmeler sayesinde kitle iletişimi anlamında önemli bir konuma sahip. Toplumsal iletişim anlamında ise işitme ve görmeye dayalı iletişim, yazılı iletişimin önüne geçmiş gözüküyor.
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Muhalefet Defteri” isimli bu eser, ülkemizde karikatür ve mizah dergilerinin tarihini kapsamlı bir şekilde okuyucuya sunmuş. Ayrıca çoğu kimse tarafından hafife alınan ya da bir tür eğlence aracı olarak görülen mizah ve karikatür anlayışlarına akademik bir bakış açısı getirilmiş.
Mizah dergileri, sıradan bir eğlence materyali olmanın ötesinde bir kültürü oluşturan ve yayan vasıtalardır. Karikatürler aracılığıyla verilen mesajlar, salt gündelik hayatın tezahürü değil halkta genel bir düşünce oluşturabilen araçlardır. Karikatür bilhassa siyasi buhranların olduğu dönemlerde bir mücadele aracı olarak kullanılmıştır.
Eserde mizah dergileri sol-sağ, merkez-çevre gibi kavramlar açısından incelenmiş olması kültür tarihi açısından çok değerli. Özellikle Osmanlı Devleti’nin son döneminden itibaren mizah dergilerinin kronolojik ve toplu biçimde incelenmesi, aynı zamanda yüz yıllık siyasi tarihimiz ve toplumsal çalkantılara da ışık tutmuş.
Üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir alan olan mizah şüphesiz gelişen ve gelişmekte olan bir alan. Ülkemizde zamanla değişen mizah anlayışını anlama adına “Muhalefet Defteri” oldukça önemli bir misyon yüklenmiştir. Daha sonraki çalışmalara kaynaklık edecek olan bu kitap, konuya ilgi duyanların kesinlikle merak ve heyecanla okuyacağı bir eser konumundadır.
Herkese keyifli okumalar.
Dumankara-Hayat Bir Yangındı
21 hikayeden oluşan grafik bir roman daha doğrusu grafik öykü kitabı. Hepsinin ortak olduğu nokta olayların Ankara’da geçmesi. Kitap okuyucuyu adeta Ankara’da bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. 1916 dan günümüze kadar devam eden hikayeler etkili çizimlerle görsel bir zenginlikle aktarılmış.
Çok beğendiğim bazı öykülerden bahsetmek istiyorum.
Tatlıcı Nazmi isimli öyküde; geçmişin açtığı yarayı tekrar kanatan oğul, babasını vicdanıyla baş başa bırakıyor.
Ankaralıları uzaylı istilasından kurtarmaya çalışan süper kahraman Neşet Çoşar ülkedeki bir çok kahraman gibi unutulmaya mahkum kalıyor.
Kabustan uyanan bir adam, çocukluğunun ezik, aşağılanmış anılarını hatırlamaya başlar ve bunların sorumlusu olarak gördüğü Ömer Ayna’yı öldürmek için yollara düşer. Yıllar önce yaşananların öfkesi azalmıştır intikam da bu azalan öfke oranında olacaktır.
Bilmiyorum Fatma isimli öyküde; küpe taktığı için hor görülen genç, bir dönem çokça yaşanan bir soruna değiniyor. Mahalle baskısına maruz kalan genç ve arkadaşları sadece farklı müzik dinledikleri, faklı giyindikleri için hırpalanıyorlar. Hem elalem hem devlet tarafından. Peki ya gencin anne babası. Elalem dediğimiz şey sanılandan çok daha güçlü.
Hikaye uydurarak doğrular söylenir mi? Eski bir koltuğu başka birinin yaşadığı anılar yüzünden atamayan Ünsal , karısı ve Ünsal’ın arkadaşı ile koltuk hakkında sohbet edip hikayeler uydururlar. Koltuk gerçekleri söyletir, uydurulan hikayeler maskeye dönüşür.