Defne Suman 1974’te İstanbul’da doğdu. Büyükada’da büyükbabasına ait bir evde büyüdü. Boğaziçi Üniversitesinde daha sonra yüksek lisans derecesini de aldığı Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Tayland ve Laos’ta öğretmen olarak çalıştı. Burada Uzak Doğu Felsefesi ve Mistik Disiplinleri üzerine eğitim gördü.
Daha sonra eğitimine Amerika Birleşik Devletleri’nin Oregon eyaletinde devam etti.
Mavi Orman, Şubat 2011, Kural Dışı Yayınevi
Saklambaç, 2013 Hit Kitap
Emanet Zaman, 2015
Kadınlar hazır olduklarında açılırlardı. Üst kabuklarının altından sıcak, yumuşak, esnek bir katman çıkardı. Oraya yaslanmak, orada kalmak, hayatı o yumuşaklığın içinde yaşamak muazzam bir şeydi.
Öfkeli zamanlarımda aklımdan geçenlerin gerçeği yansıttığını biliyorum ama bazı gerçeklerin yüksek sesle telaffuz edilmesinin lüzumu yok. Bunu öğrenecek kadar çok kalp kırdım ömrüm boyunca. Son tahlilde, gerçeği dile getirmek mi gönül almak mı diye sorarsanız ikincisi seçilmeli derim.
"Çok güzeldim ben. Çok gençtim. Bu dünyada bir taneydim. Bunları göremeyen bir erkeğin bana asla vermeyeceği aşkı uğruna gözyaşı dökmeyecek kadar kıymetliydim."
“İnsanın yüreği anasının, babasının yarım kalmış hayalleri, atalarının hüzünleri, kalp kırıklıkları, kayıpları tarafından işgal edilebilir miydi acaba?
Defne Suman / Çember Apartmanı
İstanbullu bir Rum olan yetmiş beş yaşındaki Periklis’in doğup büyüdüğü #ÇemberApartmanı ‘na konuk oluyoruz. Kitabı okurken 1964 Sürgününe, Eylül olaylarına ve Tarlabaşı’nın yıkılmasına tanıklık ettiğimiz gibi apartmanda yaşayanların çaresizliklerine, üzüntülerine, umutlarına ve sevinçlerine de ortak oluyoruz. Yolda yürürken insanların size saygıyla selam verdiği, zerafetin sokaklarda bile hissedildiği ve binaların tarih kokan işçiliğine hayran kalınan eski Beyoğlu’nu Periklis’in yazmaya karar verdiği anılarında okuyoruz. Yetmiş beş yılına bir çok üzüntü, aşk ve terk ediliş sığdırmış olan Periklis’i, en yakın dostu olan Berrin’i, Berrin’in yanından ayrılmayan Tülin’i ve daha nicesini barındıran Çember Apartmanı’nı çok seveceksiniz.
Apartmana ev almak için gelen Leyla’yı görür görmez aşık oldu Periklis. Gösterilen evi beğenmez gider korkusuna kiraya verdiği güzelim dairesini sattı ona. Leyla onu tanısın, sevsin ve kendini ona açsın diye anılarını yazmaya, düzenlemesi için de yine Leyla’dan yardım almaya başlar. Tam bu arada Corona salgınının çıkması ve onları eve hapsetmesi, apartman içindeki kişilerle bolca zaman geçirmemizi ve dostluğun gücünü hissetmemizi sağlıyor.
Yetmiş yıl boyunca yaşanılanları okumak kah gülümsetecek kah tokat yemiş gibi sarsılmanıza sebep olacak. İstanbul’a aşık bir gencin doğduğu günden beri yaşadığı Çember Apartmanı, içindekilerle birlikte dile gelecek ve okurları duygudan duyguya geçirip aşık olmanın ihtimalini bile seven Periklis’in anılarıyla ölümsüzleşecek.
Keyifli okumalar…
Uzun zamandır öykü kitabı okumamıştım.Bu kitabı gördüğüm an adı dikkatimi çekti ve kitabın arka kapagina bile bakmadan almaya karar verdim.Belki de kitapçıda kitabı gördüğümde küçükken evden kaçıp abimle birlikte etrafı keşfe çıktığımız günleri hatırlamış olduğumdandır.Türkçenin usta kalemlerinin evden kaçış veya geride kalış anlatıları bu kitapta toplanmış.İcerisindeki bütün öyküler beni çok içine çekmese de,İlk öykü olan Orhan Pamuk'tan "pencereden bakmak" ve son öykü Ayşe Sarısayın'ın "kırkıncı oda" en beğendiğim öyküler oldu.Öykülerde kimi kaybettiği çocuğunu ,kimi özlem duyduğu çocukluğunu,kimi ait olduğu yeri aramak için evden kaçma çabaları. Tabiki anlatılanlar sadece evden kaçanların değil, kaçanların ardından kalanların da öyküleri.Öykülerde, sadece fiziksel kaçışları değil,ruhsal kaçışları da okuyoruz.Tren istasyonunda bir banka oturup, banliyö trenlerini izleyip, her şeyi ardında bırakarak çekip gitmek için değil de,gitmeyi hayal etmek için o istasyona gelenler de var.Aslında hepimizin içinde yokmudur;kimselerin bizi tanımadığı bir yerde kendimizi daha özgür hissetmek isteği.
Herkesin kendinden birşeyler bulabileceği (çok fazla beklentiniz yoksa) sıkılmadan okuyacagınızı düşündüğüm bir öykü kitabı.....
Bazen eve dönmemek iyi mi gelir insana? Olduğun durumdan kaçmak, kaybolmak veya başka yerlerin özlemi dolar mı insanın içine?
24 kalem var bu kitapta, hepsi birbirinden bağımsız ama uzak bir bakıştan tanıdık duygular barındırıyor öykülerde. Kimi çocukluğunun kimi hayallerinin peşinde ama hepsi "acabalı" her biri "arayış" içinde buluyor kendi yollarını...
Lugatlarımızda "harikulade" kelimesi ile bağdaşır bu metin. Neden?
İtiraf zamanı okur; sende ben de, komşu kızı ya da okulun en popüler çocuğuda bir gün olsun uzaklaşmak evden kaçıp izimizi kaybettirmek istemedik mi?
Kendi itirafını bulup kendi seçtiğin yoldan gitmek için 24 öykü seni bekliyor. Bir kendini arayış, keşkelerin bir sihirli değnek gibi gerçekleştirme öyküsü bu! Hazırsan başla birinden...
#evdenkaçmanınyolları #defnesuman #doğankitap