İstanbul'u fetheden komutanın Akşemseddin gibi bir ahlâk öğretmeni vardı.
Dede Korkud'un da üç hükümdara danışmanlık yaptığı anlatılır.
Ahlâk toplumun öğretmeni olursa ayağa düşen söz baş olur.
Mahalle içlerinde salih ve hayır sahibi kişilerin türbeleri olmalıdır.
Bu türbeler, insanlar arasında iyiliği hatırlattığı gibi, toprağı mühürleyerek kentin şehre galib gelmesine mani olur.
2019 yılı biterken en güzel kitaplar/filmler/müzikler listeleri birbiri ardına paylaşılıyor. Bir listeleme bağımlısı olarak ben bunları şevkle takip ediyorum.
Bundan mülhem alta bu yıl içinde okuduğum ve en çok beğendiğim 15 kitabı okuma tarihine göre yazacağım.
-
Bütün eğitim sistemi, bütün kentsel oluşumlar paraya odaklıdır.
Osmanlı şehri bir kent olmadığı için vakıflarla inşa edilmişti.
Modern kentlerde su dahi paraya odaklandığından "sebil" ve "çeşme" gibi hayrat tasavvuru aramızdan çekilmiştir.
Necip Fazıl’ın İslam kenti, fabrika bacalarıyla minarelerin birlikte semaya yükseldiği bir metropol idi...Keza, Sezai Karakoç, “Batı tekniği” anlamında sadece atom bombasına değil hidrojen bombasına taliptir. Yahya Kemal, İstanbul hayranlığına rağmen Boğaz’ın köylerine asfalt yollar yapılmasını ve o beldelere otomobille gidilmesini teklif etmiş, sanayi mamulü margarini tereyağdan üstün görmüştür. Bu teknolojist aydın tasavvuruna katılmayan iki müellif vardı: Nurettin Topçu, İsmet Özel. Yani “taklit”ten bahsedilecekse, Türk aydınının kahir ekseri Batı uygarlığının peşinde sayılabilir.
İstanbul Sözleşmesi'nin fesh edileceği söyleniyor.
Değişen bir şey olmayacak. Fakat şu değişecek: "İstanbul Sözleşmesi iptal edilsin" diyen muhafazakâr kesim aile olamamanın bu sözleşmeden kaynaklanmadığını, kendi ahlâk zihniyetlerini temellendirememekten kaynaklandığını görecek