Semih Gümüş yazarının 1000Kitap okurları tarafından en beğenilen kitapları
Hakkında
Semih Gümüş Türk yazar. Ankara Fen Lisesi ve Gazi Lisesi'nden sonra, 1981'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. İlk yazısı aynı yıl Yazko Edebiyat Dergisi'nde yayınlandı. 1981-1985 yıllarında Yarın Dergisi'nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1995-2005 yıllarında Adam Öykü Dergisi'nin genel yayın yönetmenliğini yürüttü. 2006 Aralık ayında Notosöykü Dergisi'ni çıkardı ve şimdilerde bu derginin genel yayın yönetmenliğini yürütüyor. Kendine özgü bir eleştiri anlayışına sahip olan Semih Gümüş'ün 1991'de Roman Kitabı, 1994'te Kara Anlatı Yazarı, Karşılıksız Yazılar, Yazının ve Tarihin Bilinci, 1996'da Cevdet Kudret Eleştiri Ödülü'nü alan Başkaldırı ve Roman, 1999'da Öykünün Bahçesi, 2002'de Puslu Ada, 2003'te Yazının Sarkacı Roman, 2005'te Yazarın Yanlızlık Burcu adlı kitapları yayınlandı.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde.
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
1.Emin Özdemir-Eleştirel Okuma
2.Dorethe Brande-Yazar Olmak
3.Edgar Allen Poe-Yazının Felsefesi
4.Hakan Bıçakçı-Uydurmanın İncelikleri
5.Ursula K. Le Guin-Dümeni Yaratıcılığa Kırmak
6.Okunması Gereken 501 Kitap
7.Virginia Woolf-Bir Okur Olarak I-II
8.Danell Jones-Virginia Woolf'tan Yazarlık Dersleri
9.Guiseppe Culicchia-Demek Yazar Olmak
"Okuma edimi, başka bir yönüyle okurun öznel geçmişi,şimdisi, geleceğiyle de ilgili oluyor böylece. Gerçekte her okur kendi kişisel konumuna, duygusal yapısına, düşünsel yetisine göre yaşar bir metni. Bu açıdan her okur kendini okur metinde." #96889080
Kitap okuyan her okurun içinde az da olsa yazma isteği oluşur. Yazma işi ise göründüğü kadar kolay değildir. Son yıllarda ülkemizde yazarlık atölyeleri artmakta, 'yazar olabilirsin' tarzı kitaplar çok okunmaktadır. Genelde bu tür kitapları okuduğumuzda 'herkesin yazar olabileceği" vurgusu yapılır. Bu ne kadar doğrudur? Herkes
Yazının Sarkacı Roman Semih Gümüş tarafından yazılan ve birçok değerli yazarın önemli eserinin farklı yönleriyle değerlendirildiği başarılı bir eser.
Eserin bu kadar uzun sürmesinin nedeni araya farklı kitaplar almam oldu. Akıcı olmamasından kaynaklı bir gecikme olmadı. Eserde incelenen çalışmalar; zaman, mekan, psikoloji, tarih, karakterler, şiir vb birçok şekilde ele alınmış. Akademik çalışmalara kaynaklık edebileceği gibi roman türüne ilgi duyanlar tarafından da keyifle okunabilir.
Okuma sürecimde eserden beni etkileyen cümleleri paylaştım. Keyifle okunması temennisiyle...
Kitap üzerine inceleme yazılarıyla da takip ettiğim Semih Gümüş'ün "kitap, yalnızlık ve aşk" üçgeninde yer alan romanı: Yalnızlık Kime Benzer...
Kitabın ismi bir soru cümlesinden oluşunca; eser bittikten sonra bir cevap da bekleyebiliyor insan. Ya da benim gibi tuhaf okurlar bekleyebilir. Yazar bu soruya her ne kadar “Nereye dönsem, yalnızlık kime benzer, sorusunun karşılığını bulamıyorum” diyerek cevap vermekten kaçınsa da okuyucu olarak kitabın içinden birkaç farklı cevap buldum ben bu soruya.
Yalnızlık Kime Benzer? Bazen bir kitaba, onda kendisini bulup onu hevesle ve hüzünle okuyan çaresiz bir aşığa benzer bazen yalnızlık...
Bazen bir sokağa, bazen de o sokakta yürüyen ve hayatını düzeltmenin yollarını arayan pejmürde bir adama benzer yalnızlık...
Bazen aşka benzer, aşkın içinde gizlenir. Bazen aşık bir kadına benzer, aşık ama aşkını feda edemeyecek kadar sevda cimrisi bir kadına; bazen de tüm hayatını tek bir kişiye, tek bir aşka feda edebilecek kadar cesur bir aşk kadınına benzer yalnızlık...
Bazen hazin bir cümleye benzer, bazen de o cümleyi söyleyen naif bir yazara, bir şaire benzer yalnızlık…
Hem doğuma hem ölüme benzer yalnızlık... Doğarken de, hatta daha doğmadan anne karnına yapayalnızdık hepimiz. Ve ölürken de yalnız ölüyoruz, yalnız öleceğiz.
Yalnızlık farklı farklı yerlerde, başka başka şekillerde; hepimizin içinde. Yani kısacası "Yalnızlık insana benzer." Yalnızlık bize benzer...