Faslı bir filozof ve Arap-İslam dünyasının önde gelen filozoflarından ve düşünürlerinden biridir. Çalışmaları mantık, dil felsefesi ve ahlak felsefesi üzerine yoğunlaşmıştır.
Demokrasi, bütün halkı temsil eden kamu iradesini ifade etmeyi arzular -yani temsili demokrasi- olduktan sonra kamuoyuna egemen çoğunluk iradesiyle sınırlanmış ve oy demokrasisine dönüşmüş, böylece kamuoyu "alemin kralı" lakabını hak etmiş, hatta bazıları onu peygamberi çoğunluk olan bir tür din diye nitelendirmiştir. Böylece vatandaşın bu krala veya yeni dine kulluk etmesi -doğru veya yanlış, adalet veya zulüm- olduğuna bakmaksızın onun verdiği karara boyun eğmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
İyilik sadece, insanın amellerinde benliğinin yaratılmasını gerçekleştirmesini şart koşmaz, aynı zamanda insanın bu amellerin rızık olarak verilmesini gerçekleştirmesi gerekir. Rızık şeklinde verilmeyi gerçekleştirmenin şu iki şarttan başka yolu yoktur:
Birincisi: İnsanın kulluk amellerine kendisini verebilmesi için geçim uğraşlarını kendi kendine edindiği sebepler diye değil, aksine Yaradan'ın kendisini tanısın diye önüne temiz şeyler (tayyibât) biçiminde koyduğu rızıklar diye görmelidir. İnsan bu geçim uğraşlarını saf rızıklar gördüğünde, kulluğunu sarsılmaz bir temel üzerine bina edebilme imkanına kavuşacaktır.
İkincisi: İnsanın, kulluk amellerini kendisiyle ilişkilendirdiği sebepler şeklinde değil, Yaradan'ın onu kendisine yaklaştırmak için kendisine iyi şeyler (sâIihat) biçiminde bahşettiği rızıklar görmesidir. İnsan bu kulluk amellerini saf rızıklar gördüğünde, yıkılmaz sabit bir kulluk binası inşa edebilecek duruma gelir.
Taha Abdurrahman hem İslâmî ilimlere hem de Batı'nın felsefi temellerine vâkıf son asrın ehemmiyetli mütefekkir ve hatta filozoflarından. İbn Rüşd'ün Aristo'nun kitaplarının çevirilerini tahkik edecek kadar Yunanca'ya vâkıf olduğu gibi doktorasını da Sorbonne üniversitesinde yapacak kadar Batı'yı içinden tanıyan birisi. Modernite denen şeyin ilkelerini tespit ederek modernistleri bu silahla vuracak kadar da keskin zekalı bi isim. Arap aleminde "el feylesof'ul müceddid", "fakih'ul ahlak" gibi sıfatlarla da anılıyor. Söyleşilerinin cem edildiği "el hivar ufukan lil fikr" isimli eserinin "Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında" şekliyle yayımlanmış tercümesini şurada vicahen tanıtmaya gayret ettim:
youtu.be/DPpGcQRLQ8U
Selâm ederim.
Seksen küsür yaşına yaklaşan, İslami ilimlere vukufiyetinin yanında Batı’nın tarihine, felsefi arka planına hâkim olan Taha Abdurrahman yaşayan en büyük Müslüman filozoftur bana kalırsa. Geçtiğimiz sene “Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında” isimli eserini okumuş ve çok beğenmiş; bu kadar önemli bir düşünürün kitaplarının tercümesinin neden bu kadar sene
Taha Abdurrahman, kendi felsefe projesi çerçevesinde birtakım kavramsal eleştiriler yapmasıyla öne çıkar.Onun bu eleştirdiği kavramların başında modernitenin kritiği niteliğindeki rasyonalizm ve sekülerleşme ile özdeşleşen araçsal akıl gelir.Fakat onun amacı moderniteyi tümüyle reddetmek veya yıkmak değil,başka bir bakış açısı sunmaktır.Bu kitapta