“Ona bu kadar yakın ve ilgisinin merkezinde olmaktan gizli bir zevk de alıyordum belki ama benim açımdan bir aşk değildi bu.”
“Latife Fegan “
Benim canım kadın <3
Şimdiki aklım olasa öyle yazmazdım .
Ama öyle yazmasaydim da şimdiki aklım olmazdı 
Cemal Süreya
Lenin de daha sonra Nadeja Krupskaya'ya şunları söylemiş:
''Kişi artık Parti için çalışamaz duruma gelirse,Lafargue'lar gibi ölmeyi düşünebilir.''
Sayfa 185Kitabı okudu
Hiç unutmam,''polise nasıl yalan söyleyeceksin?''demişti.Şaşırıp kalmıştım.Avrupalı devrimciler kendi devletlerine yalan söylemeyi bile bilmiyordu! ''Sen merak etme,ben söylerim,ben bu konuda epey deneyimliyim .''demiştim.
Sayfa 162Kitabı okudu
Sovyet devriminin uğradığı yozlaşmayı okuyunca epey sarsılmıştım ama yeni okumalarla kafam giderek berraklaşmış,adeta güçlenmiştim.Buna bir de feminist perspektifi katınca,kavgaya hazırdım artık!
Sayfa 227Kitabı okudu
''Niye geliyorsunuz?''deyince,''niye olabilir sizce?Tabii ki devrim yapmaya geldik.''deyiverdim!O arada genç bir polis memuru,''hala sosyalizme inanıyor musunuz Latife Hanım?''diye bir soru yönelttti ve ben ''sosyalizmden başka çare yoktur,'' diye başlayıp sosyalizm propagandası yapmaya başladım!
Sayfa 235Kitabı okudu
Aşkın egemenlik ilişkilerini aşmaya yetmediğini bana feminizm öğretti!
Bugün artık,feminist analizi ciddiye almayan bir Marksizmi benim de ciddiye almadığımı söyleyebiliyorum.
Sayfa 79Kitabı okudu
116 syf.
9/10 puan verdi
"Neden mutluluğu, ancak çekip giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?"
...
Yazmasam olmazdı. Ya yazacaktım ya birine anlatacaktım. Bende yazdım.
Yazardan okuduğum ilk kitap, 
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam kitabıydı. Bir gün şehrimdeki bir kütüphaneye gittim, Dul kitabıyla bunun arasında gidip geldim ama sonra bunu aldım, bir masaya geçtim, bitirdim,
Sosyalist harekette kadınların sırtından yaşayıp devrimcilik yapan erkek sayısı hiç de az değildir ama tersi örnek ben bilmiyorum.
Sayfa 69Kitabı okudu
özetlersem TKP,Kıvılcımlı'nın vasiyetine bağlı kalınarak Türkiye işçi sınıfının partisi olarak kabul ediliyor ve bu uğurda örgüt feshediliyor.Fakat Kıvılcımlı'nın da belirttiği gibi TKP gerçekte,yıllarca Türkiye gerçeklerinin ve Türkiye devrimci hareketinin dışında kalmış küçük bir göçmen grubundan başka bir şey değildi.Tüm varlığı Sovyet Birliği Komünist Partisinin varlığına armağan edilmiş tipik bir Komitern partisiydi.
Sayfa 171Kitabı okudu
392 syf.
10/10 puan verdi
Öncelikle herkese merhabalar. Lütfen bu kitabı okuyun ve çevrenize okutturun tavsiyesi ile geldim
Kaan Murat Yanık’dan çok beğenerek okuduğum ikinci kitap oldu. Bu kitap canım dostum 
Senem Yavuz’un hediyesi. Daha öncesinde yazarla tanışma kitabım olan “Sular Üstünde Gökler Altında” yı da onun aracılığıyla okuma fırsatı bulmuştum, buradan çok teşekkür ediyorum beni böylesine kalemi kuvvetli ve büyüleyici kitap yazarıyla tanıştırdığı için.
Bu benim ilk kitap incelemem oldu, böylesine tutulduğum bir kitaba da inceleme yazmasaydım olmazdı diye düşünüyorum.
Kitaba gelecek olursak tek kelime ile harika bir kitap, yazardan okuduğum diğer kitaptan çok etkilenmiştim ancak bu kitabı ondan daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Yazardan okumalarıma mutlaka devam edeceğim.
Kitap 3 bölümden oluşuyor. Hikaye İstanbul’dan Kars’a giden Bünyamin ile başlıyor. İkinci bölümde yüzyıllar öncesine 18. yüzyıla geri dönüyoruz. Zencefil ve Gülbadem’in Hindistan’dan İstanbul’a olan yolculuğunu ve İstanbul’da yaşadıkları masalsı ve büyüleyici dünyanın içinde kayboluyoruz. Üçüncü bölümde ise hikayenin sonuna geliyoruz. Gökten turuncu yağmurlar yağmaya başlıyor. 
Kaan Murat Yanık 
Uzakların Şarkısı
112 syf.
·
Puan vermedi
Risale-i nur araştırmaları çalışmamız için yaptığımız incelemeler sırasında karşımıza süpriz olarak çıkan bir eser. Öncelikle yazardan bahsetmek gerekirse,
Neda Armaner türkiye'nin ilk kadın ilahiyat profosörüdür. İslâm'i görüşü çoğu ilahiyatçıdan farklıdır.
Kendisinin batıl itikadından beri olduğum ama geride bıraktığı bu çalışmadan da faydalanmak adına okumayı uygun gördüğüm eserinin incelemesini de yazmasaydım olmazdı.
Eserinde katıldığım ve katılmadığım görüşleri oldu.
Said nursi hakkında (delillerle) yazdıklarına kısmen katılıyor ama kendisinin İslam şiarlarından işine geleni çekip kullanması ise kendisinin aslında Eleştirdiği kişiden bir farkının olmadığını gösteriyor.
İslam dinine aykırı bir sistemi, o sistemin kurucusunu savunup da Risale-i nur yazarını eleştirmek ne kadar da tezat.
Elimdeki eser o ilk 40.000 baskının arasından bugüne kadar zor şartlarla gelen baskısıydı.
Dili biraz daha ağır olması da bundan kaynaklıdır.
Eserin yazılış amacı her ne kadar, Said Nursi' nin kuran'daki bazı ifadeleri kullanarak kendine pay çıkartmak için yazdığı risaleler olsa bile Neda Armaner 'in Risale-i nur kitaplarının tamamını okumadan böyle bir çalışma yapması onun asıl gayesinin siyasi ideolojisi olduğunu bizlere gösteriyor. Buna cereyan eden cümleleri kitapta oldukça yer almıştır.
Burdan Risale-i nur kitapları okunmalı yorumu çıkarılmasın,
Hikmeti kendinden menkul laflar topluluğu olan bu kitapları okumak yerine 
İslam Dininin Aslı ve Temel Kuralı'na yönelik arayışlara girmek, kendine müslümanım diyen herkesin ahireti için en büyük önceliği bu olmalıdır .
