ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Haftalık Türkçü Dergi: Orkun: 06 Ekim 1950'de Atsız ve arkadaşları Orhun dergisini yeniden çıkardılar. Yalnız derginin adında küçük bir değişiklik vardı. Orhun değil Orkun idi. “Orkun'un tarihçesi” başlıklı ilk yazıda derginin, 1933-34'te dokuz sayı, 1944'te yedi sayı çıkan Orhun'un devamı olduğu belirtiliyor; “Şimdi
Reklam
Yirmi Yedi Numara - Yirmi Sekiz Numara
"Kötülük yapmak bize dışarıdan gelir,ilavedir; iyilikse bize başlangıçta verilmiştir." "İnsan kötülüğü kabul edip içine sindirdiğinde,artık şeytanın onu kandımasına gerek kalmaz."
bi an kimse gelmeyecek sandım ama seni de beklemiyordum kedicik
"O anda bu çocuğun kim olduğunu anladım. Yedi numara. Gerard 'Gibsie' Gibson. Claire'in aşkı. Kedi bakıcısı. Tuhaf çocuk. Tanrıya şükür!"
Sayfa 186 - ShannonKitabı okudu
sabah, paul’ün uykusuzluktan sararmış yüzündeki seyrek gülümsemeyle dağıttığı kahvelerin içilmesinin ardından, masanın altındaki yirmi bir ayak hareket etti. manue adındaki genç kadının sadece bir ayağı vardı. diğerini zargana kesmişti. karşılığında manue’nün çocuğunu çok zengin bir ailenin evlat edinmesini ve kadının da morfinden kurtulup sokaktaki yatağını daha kuru bir yere, tapusunda kendi adının yazılı olduğu bir villanın ikinci katına taşımasını sağlamıştı. bütün bunların otuz yedi numara bir ayak için fazla olduğunun bilincindeydi. herhangi bir morgdan da karşılayabilirdi ihtiyacını ve nöbetçi görevliye vereceği birkaç bin markla kurtulabilirdi işten. ama o, morfin etkisindeki bir canlının bileğinin üstünde gidip gelecek bir elektrikli testerenin çıkaracağı sesi ve o sırada kadının üzerinde gidip gelmekte olan evsiz zencinin soğukkanlılığının boyutunu merak etmişti. kimseyi yaralamanın ya da öldürmenin peşinde olmamıştı hiçbir zaman. insanlarla dövüşmemesi gerektiğini bilirdi. yasalardan daha güçlü olmadığının farkındaydı. onun için oyuncularını yasal olmayan hiçbir işe sokmuyordu. onlara hırsızlık ya da katillik yaptırmıyordu. oysa içlerinde böyle şeyleri yapmaktan büyük zevk alabilecek olanlar vardı.
Aradaki masaya rağmen ileri atılıp boynundan yakalamaya çalıştı ama Aybüke'nin eli kolunu anında yakalayınca öylece kaldı. Kısa bir sessizlik çöktü ortama. Aybüke Zülfikar'a baktı. Zülfikar Aybüke'ye. Süleyman ise her ikisine de. Sessiz ama aslında sesi olan bir sesti. Aybüke bangır bangır uzandığın topraklar benim
#AybükeAkar #ZülfikarŞahin #SüleymanMercan #BarbarosYüce #AlicanTokmak #TimurTöngeKitabı okudu
Reklam
112 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.