Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ÖNSÖZ: Argo ve Türkçede Argo Üzerine Genellemeler (I) ARGONUN TANIMLARI Belli başlı kaynaklar tarandığında, argo tanımlarında hem farklar, hem eksiklikler görülür. Bu, bilimin ve dilbilimin yaşama zaman zaman yetişemeyen soğukkanlılığından doğduğu gibi, – argonun zaten karmaşık olan yapısından, ele avuca sığmaz, değişken mi değişken
Evrenin midyeleşmesinden daha korkunç bir şey vardır; o da kendi bedenimizin sürekli olarak midye cevherine dönüşmesidir.Bu çöküş öylesine şiddetlidir ki , her insanı doğrudan ölüme götürür.Deyim yerindeyse insan oluşurken bir topak sıvıdan ibaretse, ki bu sıvı küçük olsa da midye cevheri içermekten uzaktır, anne rahminde gelişirken midye tortuları oluşturmaya başlar.Doğumun hemen arkasından bu tortular henüz oldukça yumuşak ve esnektir, yeni doğmuş bebeklerin başlarında bellidir bu.Ancak pek az zaman sonra küçük bedenin kemikleşmesi, sert, taşsı bir kabuğun beyni çevreleyip sıkıştırması öylesine ilerler ki çocuğun bedeni kaskatı bir biçim alır.Anne baba sevinir, çocuklarını ilk kez tam bir insan olarak görürler.Çocuklarının yürümeye başlar başlamaz midyelerle dolacağını, kendisini bekleyen kesin sona doğru düşe kalka ilerlediğini anlamazlar.Öte yandan, yaşlı biriyle karşılaştırıldığında çocuklar imrenilesi bir durumdadır.Çünkü insan yaşlandıkça bedeninin taşlaşması da açık seçik ortaya çıkar: Derisi pürüzlenir, saçları dökülür,damarları, kalbi, beyni kireçlenir, sırtı kamburlaşır, bütün bedeni, midyenin iç yapısına uygun olarak, eğrilip bükülür, sonunda mezara girdiğinde acınası bir midye taşı yığınından başka bir şey değildir.İş bununla da bitmez.Çünkü yağmur yağar, yağmur damlaları toprağa işler, su o insanın bedenini aşındırır, un ufak eder, bu zerreleri alıp midye tabakasına taşır, orada insan , bildiğimiz taş midyeleri halini alıp huzura erer.
Reklam
Belki de göçmen olmak böyle bir şey. Her yabancı çekinir yeni bir dil öğrenmekten. Hele deyimler; onlar en kötüsü. "Tahtalıköy"ün anlamını çıkarmaya çalıştığınızı tahayyül edin. "Tahta"nın ne olduğunu öğrendiniz diyelim, "köy"ün ne olduğunu biliyorsunuz, ama ne kadar uğraşırsanız uğraşın deyim bir anlam taşımayacaktır eğer dile yabancıysanız.
Din
FELSEFE KAPİTALİZM VE DİN Düşünce tarihine bakıldığında filozofların gündemini işgal eden konulardan birinin de din olduğu gözlerden kaçmıyor. Birçok filozofun düşünüş tarzı dine karşı aldığı tutuma göre değişiklik gösteriyor. Felsefeyi dinin hizmetine sunan filozofların tüm ortaçağ boyunca etkili olduğu görünürken, Rönesansla birlikte
Belki de göçmen olmak böyle bir şey. Her yabancı çekinir yeni bir dil öğrenmekten. Hele deyimler; onlar en kötüsü. "Tahtalıköy" ün anlamını çıkarmaya çalıştığınızı tahayyül edin. "Tahta" nın ne olduğunu öğrendiniz diyelim, "köy" ün ne olduğunu biliyorsunuz, ama ne kadar uğraşırsanız uğraşın deyim bir anlam taşıyamayacaktır eğer dile yabancıysanız.
Özgürlük bir düş müdür? Sanki herkes özgürleşmek ya da özgür kalmaya çalışıyormuş gibi görünmek istemektedir. Eğer bu bir illüzyonsa günümüzde yaşamsal bir illüzyona dönüştüğü söylenebilir. Ahlak, töre ve zihniyet gibi şeylere bakıldığında bu illüzyonun tarihinin derinliklerinden çıkıp gelmiş olduğu ve kesinlikle engellenemeyeceği
Sayfa 49
Reklam
Zorbalık, toplumsal kurguların işidir, onları temsil eden insanların değil. Onlar yalnızca, deyim yerindeyse kurguların bize zorbalık uygulamak için kullandığı araçlardır. Tıpkı bıçağın katilin kullanabileceği bir araç olması gibi. Ve siz elbette bıçakları ortadan kaldırarak katilleri yok edebileceğinize inanmıyorsunuz... Bakın; tüm dünyadaki sermaye sahibi büyük para babalarının hepsini ortadan kaldırın, ama sermayeyi yok etmeyin. Hemen ertesi gün sermaye, başka ellere geçerek, yeni mülk sahipleri kanalıyla zorbalığını uygulamaya devam edecektir. Şimdi, büyük para babalarını değil ama sermayenin kendisini yok edin, hiç para babası kalır mı?
Sayfa 34 - Can YayınlarıKitabı okudu
Osmanlılarda “hırs-ı piri” diye bir deyim vardır. “Yaşlı hırsı” anlamına gelir. Çünkü yaşı ilerledikçe hırsı artan, dünya malına ve değerlerine daha sıkı sarılan insanlara rastlanır sık sık. Oysa, ihtiras gençlik döneminde kalmalıdır. Çünkü genç bir insan kendisini ispat etmek, bu dünyada bir yer tuttuğunu kanıtlamak ihtiyacıyla kıvranır. Bu dürtü onu bazı aşırılıklar, sivrilikler yapmaya da iter. Bunu anlamak mümkündür. Ama insan yaşlandıkça olgunlaşmalı, yeni yetme bir genç gibi kendini ispat etme çabasından vazgeçmelidir. Çünkü artık yarışta değil jüridedir. Altın değil sarraftır. Değerlendirilen değil, değerlendirendir. Bu yüzden egosunu kontrol altına almalı, gençlerin önünü açmalıdır. Ama ne yazık ki herkes bu olgunluk eşiğine erişemiyor ve hırs-ı piri içinde çırpınıp duruyor.
500 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.